Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

202 syf.
6/10 puan verdi
·
10 günde okudu
Bilim Kurgu Romanları kitapları listesinde , Okunması gereken kitaplar listelerinde, kitap paylaşımı ve yorumları yapan tüm sayfalarda sürekli karşınıza çıkan bir kitap. Haliyle büyük bir beklenti ile elinize alıyorsunuz kitabı. Bu küçücük kitabı içinde daha fazlasını barındırıyor heyecanıyla okuyorsunuz. Distopik bir eser olmasına rağmen buna ait çok fazla öğe göremiyorsunuz. Ana hikayesi çok güzel, büyük bir hayal gücü. İtfaiyecilerin sadece kitap yakmakla görevli olduğu bir dünya. Kitap okumanın yasak olduğu bir dünya. Bir kitap sever için, PDF bile okuyamayan bir kitap sever için hele korkunç bir dünya. Ama kurgu yazarın anlatımı beni hiç tatmin etmedi. Okumakta zorlandığımı belirtmek isterim. Sürükleyici bir kitap değil kesinlikle. Özellikle yazarın yerli yersiz abartılı tasvirleri okuyucu yoruyor diye düşünüyorum. En basit bir soruya bile örneğin küçük kızın sorduğu itfaiyeci misiniz? Sorusuna dahi Montag’ın içinde fırtınalar kopması, ortadan ikiye bölünecekmiş gibi hissetmesine anlam veremedim. Böyle çok fazla yerli yersiz abartılı tasvirlerle dolu. Okurken ansızın kaybolduğumu hissediyorum hikayenin içinde. Buraya nerden geldik? Başka bir şey anlatıyordu, ne anlatıyor şu an dedim kendi kendime. Baş kahramanımız bir itfaiyeci. Yanmayan evlerin, mekanik tazıların, son sürat araçların ve itfaiyecilere büyük bir görev verildiği bir distopyada geçiyor hikaye. Yine abartıldığı kadar güzel bulmadığımı baştan söylemek istiyorum. Eğer yanmayan evler varsa itfaiyeci ne görev yapıyor peki? İtfaiyeci yangın söndürmekle değil, yangın çıkartmakla görevli bu dünyada. Kitabın ana hikayesi de bu. Toplumun ve devletin huzuru İçin tüm ihbarları değerlendiren itfaiyeciler nerede basılı bir kitap saklayan biri varsa buluyor tüm kitapları ateşe veriyor ve suçluyu da hemen orada yok ediyor. Çoğu zaman ateşe veriyor. İtfaiyeciler kitap yapmakla görevli sadece. Toplumun huzuru ve barışı İçin önemli bir görev bu. Yoksa insanlar şiirler okuyup melankolik hayallere dalabilir, yersiz ve sebepsiz bir intihara dahi sürüklenebilir. Roman okuyup da olmayan bir hayatın, hayal mahsulü kurgusuna kendilerini kaptırmasınlar, denemeler okuyup düşünmesinler diye var onlar. Oysa düşünmeyen insan mutludur. Ama gün geliyor kahramanımız gittikleri bir ihbarda bir yakılacak tüm kitapların arasından gizlice bir kitap alıyor. Her şey burada başlıyor işte. Kitaba isim verme serüveni de çok ilginç. Önce “itfaiyeci “ koymak istiyor. Daha sonra kitap kağıdı kaç derecede tutuşur diye merak ediyor ve bir sürü telefon ediyor. Kimyagerlere, üniversitelere ama cevabını bulamıyor bir türlü. En son itfaiye şefini arıyor ve aldığı cevap “451 Fahrenheit” oluyor. Çok düşünmeden bu cevabı alıp kitabına isim yapıyor. Her ne kadar distopik bir eser olda da bize çok yabancı bir dünya değil. Cumhuriyet döneminden sonra komunizm korkusuyla ülkenizde çok kitap toplandı bir çok insan hapse girdi, sürgün edildi. Kitap yakmak, yasaklamak bize çok da tuhaf gelmiyor. Necip Fazıl, Nazım Hikmek, Atilla İlhan, Sabahattin Ali, Aziz Nesin’in bir çok kitabı yasaklandı toplandı, yakıldı. Yazarları senelerce hapis yattılar. İnsanlar gizlice el altından paylaştı senelerde bu kitapları birbirleriyle. Hapse girmek için bu kitaplardan birini evinizde bulundurmanız dahi yeterliydi. Bunun korkusundan çoğu zaman kendileri yaktı kitaplarını. Beyazıt Öztürk o yıllara ait bir anısını üniversite öğrencileri ile paylaşıyor “O dönemler evler banyo Kazanlıydı. Banyo kazanının altından odunu atarsın, banyo kazanı yanar, banyo kazanı yanınca su ısınır, altına güğümü koyarsın oradan sıcak su akar, soğuk suyu koyarsın, tabureye oturur yere sefer tası ile yıkanırsın. 1980’de Türkiye’de ihtilal olunca ben orta ikideydim. Bir çok evde kitap yakıldığı gibi bizim evde de kitap yakıldı. Nerede yakıldı? Banyo kazanında Ben Bedri Rahmi Eyüpoğlu ile köpüklendim Jean-Paul Sartre ile kurulandım Nazım Hikmet ile durulandım.” Kitap yakmak bize çok da yabancı olmayan bir kavram. Yazıyı Avrupa’da bir Türk fıkrası diye anlatılan bir hikayeyle bitirmek istiyorum Bir hapishanede mahkumlardan biri kitap okumak İçin kütüphaneye gider. Fakat aradığı kitap yoktur kütüphanede. Gider kütüphane görevlisine “… kitabı arıyorum acaba bulunur bu burada?” Görevli bakar kitabın ismine, yazarın adına bakar ve şu cevabı verir “Kitap bizde yok, ama istersen yazarı burada. “
Fahrenheit 451
Fahrenheit 451Ray Bradbury · İthaki Yayınları · 202289,1bin okunma
·
127 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.