Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

576 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Kısa Sürede Kurulan Büyük Kara İmparatorluğu: Moğol İmparatorluğu
Moğol İmparatorluğu, kısa sürede kurulan ve özellikle Asya ve Avrupa'yı büyük oranda etkileyen, genelde ilk akla askeri başarıları gelse de, sadece onunla sınırlandırılamayacak bir imparatorluğa dair bilgi almak isteyen okurların okuması gereken bir eser ortaya konulmuştur. Moğol İmparatorluğu hakkında Türkçe pek eser olmaması, bu eseri daha da kıymetli hâle getirmektedir. Öncelikle, Moğol İmparatorluğu denince akla ilk gelen askeri kısma odaklanalım; 40 yaşına gelene kadar sallantılı bir süreci olan Temuçin'in, 40 yaşında oluşturduğu sistemle çok hızla bir şekilde genişleme imkânı bulmuş olması, bu askeri harekatlar sırasında büyük başarılar gösteren ve Cengiz'in dört önemli komutanları, bu başarıları hızlandırmıştır. Genelde arkaplanda kalan bu dört komutan, Cengiz'in Dört Vahşi Köpeği olarak adlandırılır. Subutay, Çebe,Çelme ve Kubilay'dır. İçlerinde benim gözümde en başarılısı ise Subutay'dır. Subutay'ın batı seferi için planlanan ve amacı aslında sadece keşif seferi olan bir seferi 12 milyon kilometrekare toprakları Yeke Moğol Ulusu topraklarına katması bile yaptığı işlere bir örnek teşkil edebilir. Askeri savaş sanatında önemli bir yeri olan Subutay, tam bir askeri strateji uzmanı. Cengiz Han'ın Çin seferi sırasında, bölgede boş kaldığı anda, Kore seferi düzenleyip, bölgeyi imparatorluğa katmış, ve bu da aslında doğaçlama bir durum desek çok da abartmış olmayız. Küçük yaşında Moğollara katılan Subutay'ın Türk kökenli olması ve bu durumun özellikle Çebe ile arasında bir mücadeleye dönüşmesi ise başka bir detay bilgidir. Subutay'ın askeri başarılarından bir örnek daha vererek, askeri anlamda belki de en başarılı bulduğum komutanın bu incelemedeki son kısmına gelmek istiyorum. Batı seferi sırasında, Harzemşahlar, Alanlar, Kıpçaklar ve Ruslar üzerine sefer planlaması yapılırken, Harzemşahlardan sonra sıra Alanlar ve Kıpçakların kontrol alınmasına gelir. Kıpçakların Türk olması ve kendisinin de Türk olması bağlantısını kullanarak, o zamanda Alanlar ve Kıpçaklar arasında oluşacak ittifakı bozmak için, Kıpçak komutanına, sende Türk'sün ben de Türk kökenliyim, bizim amacımız Alanları almak, sizinle bir işimiz yok, hatta Azerbaycan ve Gürcistan bölgelerinde elde edilen ganimetleri de bu Kıpçaklara vererek, tarafsız kalmasını sağlamış ve Alanları savaş meydanında tek bırakarak önce Alanları yenmiş ve bu sırada topraklarına yavaş yavaş geri dönen Kıpçak komutanını da yakalayarak, verdiği ganimetleri geri almıştır. Böl-Parçala-Yönet stratejisinin uygulandığı bu taktik ve sonrasında olan bildiğiniz gibi Almanya'ya kadar olan coğrafyanın Moğollara geçmesidir. Rus topraklarını kontrol altına alan tek imparatorluk olması ve daha sonra önce Napolyon döneminde Fransızların ve İkinci Dünya Savaşında Almanların başarısız denemeleriyle sonuçlanması da coğrafyalara adaptasyon güçlerini ortaya koymaktadır. Son olarak Subutay'ın sadece kendisi değil, çocukları ve torunları da imparatorluğun önemli komutanları arasında varlık göstermişlerdir. Dağınık bir hâlde bulunan Orta Asya kuvvetlerini kendisi etrafında toplayan Cengiz Han, Karakurum'u devletin merkezi haline getirmekle beraber, doğusunda bulunan Çin ve çevresini, batıda ise en büyük oğlu Cuci'ye atının ayak bastığı her yer senindir şeklinde bir yayılma stratejisi izlemesi ve daha hayattayken 4 oğlu arasında oluşturduğu imparatorluğu bölmesi, oluşturduğu CENGİZ YASA'larına olana mutlak bağlılık, oluşturmuş olduğu imparatorluğu daha uzun vadeli ayakta tutmak istediğinin belirtilerindendir. Bu konular hakkında detaylı bilgiyi kitapta bulabileceksiniz ama benim değinmek istediğim nokta şurası ki, Cengiz Han'ın savaş stratejisini ve nasıl bu kadar hızlı yayıldığını bir parça anlamanıza yardımcı olabilir. Cengiz Han, kontrol etmek istediği topraklara önce bir elçi heyeti gönderir ve teslim olup olmayacaklarını sorar, teslim olan bölgelere zarar vermez ve kendi hakimiyeti alanına alır fakat karşı çıkan ve özellikle elçileri öldürme cürretini gösterenlere ise acımasız şekilde karşılık verir. Kuşattığı ve ele geçirdiği yerde bir tek canlı bırakmaz, tam bir apokaliptik bir manzara meydana getirir. Sadece bu durumu yayması için küçük bir grubun kaçmasına göz yumar ve bu durum yayıldıkça bir korku atmosferi meydana getirir. Bunun en bariz örneklerini Harzemşahlar yaşamıştır. İlgili yerleri okuyup, araştırdığınızda neler yaşandığını öğrenmeniz ne demek istediğimi daha iyi açıklayacaktır. Askeri faaliyetler anlat anlat bitmez lakin Moğol dönemini sadece bu perspektiften bakmak sadece sığ bir pencere bizlere sunar. İşin sosyal kısmını da anlatmak yerinde olacaktır. Moğolların ticaret ve dini hoşgörüleri, içlerinde yaşayan toplumlara büyük imkanlar sunmuştur. Tabi bu durum özellikle dini anlamda, önceden ayrıcalıklı konumda olan kesimlerin eşitlenmesi durumuna geldiği için imtiyazlı olanların pek hoşuna gittiği söylenemez. Çok geniş topraklara sahip olma avantajı sayesinde eskisi kadar gümrük vergisinin olmaması ve Moğolların vermiş olduğu izin belgeleri sayesinde ticaretteki maliyetinin azalması, ticaretin gelişmesine ve hız kazanmasına vesile olmuştur. Özellikle münazara şeklinde yapılan farklı din alimlerinin yarışmaları da o dönemlerde pek rastlanmayan çok önemli bir özelliktir. Çin kontrol altına alındığında Taocu ve Budistler kendilerine daha fazla alan bulmuşlardır, İran, Mezopotamya ve Anadolu'nun hakimiyeti ile de gayrimüslimler kendilerine daha fazla alan sağlamışlardır. Tabi bu durum bölgede kendini üstün gören müslümanlar için aşağılayıcı ve kabul etmekte zorlanacakları bir psikoloji de yaratmıştır. Sonuç olarak yasalara bağlı kalındığı müddetçe isteyen istediği dine inanmakta özgür olacağı bir ortamı bulmuştur. Vergilendirme ise dönem dönem değişiklik göstermiş olsa da örnek vereceğim bölüm benim en hoşuma giden kısmı barındırır. Önceden 100 hayvanı olanın 10 hayvanını vergi olarak vermesi gerekirken, yapılan düzenlemelerle 100 hayvandan az olanlar vergiden muaf, fazla olanlar ise 1 hayvanını vergi olarak vermiştir. Cezalandırmalar ise uygulamada acımasız ama bölgede önceden bulunan gruplara göre sayısal olarak oldukça azdır. Örneğin Çin'de yeni yönetimin yumuşak başlı olduğuna dair kendi içlerinde yakınmalar bile olmuştur. En dikkat çeken cezalandırmalardan birkaçını söylemek gerekirse, ata bağlanıp sürüklenmek, dört uzvun atlara bağlanıp gerdirilmesi, halıya sarılıp atlar tarafından ölene dek ezilme ( Son Abbasi Halifesine uygulanmış bir ceza) şeklinde birçok çeşit ceza uygulanmıştır. Yeni Han'ın seçilme yöntemi ise anlatmak istediğim başka bir husustur. Eğer mevcut Han ölmeden önce birisini varis olarak gösterdiyse ve etrafındakilerde Han'a ve veliahta güven duyuyorsa formaliteden toplanır ve yeni han seçilirdi, Bunun en büyük örneği Cengiz'in, oğlu Ögedey'i seçmesi ve onun Han seçilmesi olarak gösterilebilir. Bir Han öldüğünde, Kurultay'ın toplanması gerekir ve toplanan kurultay'da Han seçilirdi. Tabi bu sırada yapılan seferlere ara verilir ve önemli şahsiyetler Karakurum'a toplanırdı. Örneğin Ögedey'in ölümü sonra Avrupa'daki sefer durdurulmuştur. Fakat bu Han'ın belirlenmesi her zaman kolay bir şekilde çözümlenmezdi. Han olmak isteyenler arasında rekabet, iç savaşların meydana geldiği de olmuştur. Bu mücadeleler devleti yıpratmaya ve bunun sonucunda zayıflatmaya da başlamıştır. Bu tarz vakalara da kitapta karşılaşacaksınız. Sonuç olarak ,,
Timothy May
Timothy May
'in kendine has anlatımıyla, bence akıcı olan ama tabi giriş seviyesinde olmadığını da belirterek, incelemeyi bitiriyorum. Ben okurken oldukça keyif aldım.
Moğol İmparatorluğu
Moğol İmparatorluğuTimothy May · KRONİK KİTAP · 202134 okunma
··
106 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.