Hangi umut çiçeğidir bilmem, ellerin
Uzanır da gönlüme Rüveyda
Derinden bir ok saplanır bağrıma
Beynimi çağıran bir sese doğru
Alaca bir at koşar içimde
Zamansız, mekansız nefese doğru
Varlığın cinayettir memleketimde işlenen
Yokluğun sükunettir kuşatır evrenimi
Şimdi yıldızlardan bakamıyorsun
Göklerinde bir Belkıs oturuyordu Rüveyda
Binlerce gökkuşağı olurdu kirpiklerin
Güneş bir anne gibi dururdu başucunda
Artık dokunamıyor kâkülün bulutlara
Karalara bürünmüş saçlarında dolunay
Ben bu kadar zulme layık mıyım Rüveyda
Hangi ressamı vurur bilmem,endamın
Sarar da benliğimi
Ben beni tanımam kaldırımlarda
Kafesleri yutan kafese doğru
Alaca bir at koşar içimde
Zamansız,mekansız nefese doğru