Daha çok sosyal anarşizm konusundaki tezleriyle tanıdığımız Pyotr Kropotkin'in bu en önemli ve baş eseri "Karşılıklı Yardımlaşma" bilimsel adı ile "Mutual Aid"i bilimsel kıstaslara uygun biçimde incelemek, elbette ki herkesin harcı olmadığından fazla gereksiz ayrıntıya girmeden, bende bıraktığı etkiyi ve bana, bilimsel olarak insan gelişiminin tarihine ilişkin kazandırdığı yeni bakış açısını aktarmak istiyorum. Sibirya'da sistematik gözlem yoluyla ve bilimsel bir metotla, hayvanlar alemindeki kayıtlarını aktarmış. Çok geniş ölçekli bu araştırmalarıyla Darwin, Thomas Huxley ve Herbert Spencer'in sosyal mücadele ile ilgili kötücül ya da daha doğrusu "üstün olan kazanır, zayıflar yok olur" tezlerini çürütecek nitelikte tespitleri ortaya koymuş. Hayvanlar arasındaki sosyalliğin birinci nedeninin doğaya uyum sağlamak olduğunu ve bu sosyal hayatın karşılıklı yardımlaşma ve dayanışma ile mümkün olduğunun üzerinde durup bunu bilimsel olarak karşımıza çıkarmış. Kropotkin, hayatta kalmanın tek koşulunun birlik olduğunu savunup ve bu birliğin de her türlü güçlüğe karşı bir silah kadar kuvvetli olduğunu çok defa yazmıştır. En vahşi yaşam şartlarında, içgüdüsel bir araya gelme olayı güçsüz ve güçlü arasındaki ayrımı kapatıp onlara kalkan olur. Hatta bu kuralın en bireyci canlılar için bile geçerli olduğunu aktarmış. ( Köstebek gibi hayvanları örnek göstererek, ya da sosyal olmayan hayvanları baz alarak bu tespitini kuvvetlendirmiş) Hayvanlar aleminde hep süren bu karşılıklı yardımlaşma ve dayanışmanın, sevgi gibi unsurların içermediğini de belirterek, içgüdüsel sosyalliğe vurgu yapmış. Tamamen sosyal ve zorunlu bir bilinç. Özellikle hayvan göçü esnasında bunun daha somut bir şekilde göze çarptığını da bilmek gerek. Bu alemde hem vahşi bir mücadele hem vahşi bir dayanışmadan söz etmek mümkündür. Bunu kitabı okudukça daha da anlamak ve farklı yorumlamak mümkün. Ayrıca dikkat ettiğim bir nokta daha oldu ki; hayvanlar, insanlarınkinden çok daha zeki ve hummalı bir dayanışma içindeler, elbette bu bir aksiyom olmaktan öteye varmaz. Kropotkin, "bileşik aileler" teorisiyle, karşılıklı yardımlaşmayı farklı bağlamda değerlendirip, sunmuş. En vahşi hayvanları dâhi bu teori kapsamında ele alıp, onların güçlü sosyal duygularının var olduğunu kendine has yöntemiyle kabul edilmesini başarmış. Adına "sürü psikolojisi" dediğimiz kavram bu kitapta bambaşka boyutta ele alınmış. Bunun hayvanlar alemindeki karşılığı hiç de bizim bilgimiz gibi değil. Sürü psikolojisi, tehlikeler karşısındaki bir güç olarak tasvir edilmiştir. Kropotkin, sizi adını ve niteliğini bilmediğiniz bir sürü hayvanla tanıştıracak. Tedrici evrimin gerçekleşmesinde iş birliğinin önemi üzerinde durup bu konuda Spencer'in fikirlerini dayanak olarak göstermiştir. Thomas Huxley'in bakış açısına karşılık, Rousseau'nun iyimser bakış açısına yer vermesi ve bunun karşılıklı barış ile anlatması hoşuma gitti. Evrim hakkındaki fikirlerim daha farklı boyut kazandı, bu konuda birçok araştırma yaptım bile. Entelektüel ilerleme için sosyal zekânın payı büyük. Kolektif yardımlaşma ilk çağlardan beri süregelen bir olgu. Her daim bunu gözlemlemek kaçınılmaz. Darwin'in, metaforik olarak kullandığı "hayatta kalma mücadelesi"ne atıfta bulunup, konuyu önünüze çeşitli açılardan koymuş. Prehistorya ve ilkel insana ait bulgularını değerlendiren ve geniş bilgilere ulaşmamızın önünü açan bu kitap sayesinde, paleolotik, neolitik, buzul çağı ve o dönemdeki ilkel yaşam ve homo erectus, homo habilis, homo sapiens, Neandertel, Australopithecus atalarımız hakkında araştırma yapma arzunuz doğacaktır. Bu ilkel yaşamda komünal yaşam tarzının olması dikkat çekiciydi. Hatta bu sayede primitivist ilkelere göre sürdürülen bir yaşam dâhi mantıklı gelecektir size. (Özellikle Papualar ve Konbenlerin yaşamları bu konuda iyi bir örnek sunar) Sözünü ettiğimiz ilkel yaşamda her şey ortaktır, din yok, devlet yok, töre yok, sömürgecilik yok vs. Salt karşılıklı yardımlaşma ve dayanışma. Elde edilen her şey klana aittir, bireycilik biraz daha arka planda. Kropotkin bölüm bölüm her şeyi çok güzel anlatmış, umarım istifade edersiniz. İyi okumalar.