“Tabaanın laneti" diye bir lanetten ötürü, erkeklerin ve çocukların canına kastedildiği, sadece kadınların hayatta kalabildiği bir köyde, otuza yakın evden sadece sekizi doludur. Bu evlerden biri de, yedi yaşındaki ikizleri ile yaşayan Zere’nin evidir. İkizler
Bayram ve Seyran, annelerinin teyp ve kasetleriyle, “Tabaanın laneti"ne direnirler. Aslında onlar da, bebeklikten itibaren bir deri hastalığından muzdariplerdir. Anneleri Zere, her gün Hacı Ali Tepesi'ne çıkıp topladığı şifalı otlarla çocuklarına merhemler yapıp sürer. Aynı zamanda annelerinin ilahi kasetlerini de dinleyen bu çocuklar lanete direnerek ayakta kalırlar.
Roman daha ilk sayfalardan itibaren mistik bir havada başlayıp, efsunlu bir şekilde devam ediyor. Büyülü bir atmosfere sahip o köyde yaşananları okurken adeta yaşıyorsunuz. Etkileyici ve içten bir anlatımı var yazarın. Bitirmeden bırakmadığınız romanda sonlara geldiğinizde ise; son derece etkileyici bir sonla final yapıyor kitap. Issız ve tekinsiz bu köyde yaşananları, yazarın etkileyici anlatımı ile okurken, fotoğraflarla da desteklemesi, içinize işliyor. Olayda geçen kişi ve yerlere dair siyah-beyaz fotoğraflarla, yazar her ne kadar gerçek bir hikaye olup olmadığına açıklık getirmese de, siz okurken “acaba mı?” diyorsunuz. Etkileyici, akıcı ve merakla okutan bir roman. Türü sevenler kesinlikle kaçırmamalı. Tavsiyedir.
#AnneminKasetleri
^
^
#alıntı
İnsan, yalnız inandıklarından değil, inkâr ettiklerinden de ibaretti.
^
^
@everestyayinlari @anneminkasetleriofficiall