Gönderi

Bir yanımız her zaman güçlü,sağlıklı, bilgili, zengin, doğru ve düzgün görünmek için pürüzsüz, kemiksiz, kılçıksız bir benlik inşa etmeye çalışanlarla dolu. Öyle oldukları için değil, öyle zannetmek istedikleri için. Bir yanılgıdan yaşam çıkarabilmek ve ona inanmak için böyle yapıyorlar. O yüzden de en iyi oldukları yerden vuruluyor kaleleri, oradan bir gedik açılıyor. Karşılarında düşman yok oysa hayat var. Hayat onlara tam oradan gösteriyor gerçekleri. Öğretiyor demedim, gösteriyor dedim. Çünkü öğrenmek, yaşamdan ve kendinden kaçanların becerebileceği bir şey değil. Diğer yanımızdaysa acılarını, hüzünlerini, yaralarını bedeninin her yanına bir dövme gibi kazınmış -belki de bu yüzden dövmeye, süse, şatafata ihtiyaç duymamış-, düştüğü yerden kalkmayı, kalkamadığı yerde çökmeyi bilmiş, bazen zaaflarından bazen oyuklarından vurulmuş, vuruldukça hem kanamış hem büyümüş, büyüdükçe sessizleşmiş ve hudayinabit yetişmiş kimseler var. Onları dalgınlıklarından, gülüşlerinden, kelimelerinden tanıyoruz bazen. Ama en çok da yaşamın her yanını güzel sevip güzel kaybetmelerinden, güzel beklemelerinden, belki güzel ölmelerinden.
··
50 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.