“Seninki nasıl gitti?” diye sordu.
“İyi gitti” dedim. “Sabah ayazından, melankoliden ve uykusuzluktan, aylardır tavuk döner yemekten ve çay bardağında içtiğim rakılardan ötürü biraz delirmiş de olabilirim.” dedim ona. “Ama sorun değil, benim hala umudum var. Sana her baktığımda umudum var. Raskolnikov’un tefeci koca karıyı baltaladığı yaştayım. Bu aşk karakolda biter ve sakın korkma ölen ben olurum. Ruhumu usturayla doğradın çünkü. Ve farkında olmadan yaptın bunu, işte seni bu yüzden seviyorum.”