Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

624 syf.
·
Puan vermedi
"O paralarla ne alındı sizce?" diye tekrarladı. "Silah?" sordu Jesper. "Gemi?" diye merak etti İnej. "Bomba?" diye fikrini belirtti Wylan. "Siyasilere rüşvet?" dedi Nina. Hepsi Matthias'a baktılar. "İşte tam bu noktada bize ne kadar rezil olduğumuzu söylemen gerekiyor, " diye fısıldadı. Matthias omuz silkti. "Hepsi akla yakın seçimlere benziyor." ***** Birinci kitabın son bölümünde Kaz'ın planı sekteye uğramıştı. Van eck sözünde durmamış, onları kandırmış ve İnej'i kaçırmıştı. Kaz, hem Hayalet'ini onların elinden almak, hem de yıllardır içinde sakladığı intikamını hayata geçirmek için tekrar plan yapar. Hepsinin hedefleri ve umut ettiği bir gelecek vardır, ve bunu gerçekleştirmeleri için bu planın işe yaraması gerekmektedir. Bence bu kitabın bu kadar sevilmesinin sebebi -karakterler dışında- kurgunun tamamen özgün olması. Biz genelde fantastik kitaplarda kurt, vampir, nefiller, melezler vs görürüz. Ama Bardugo, tamamıyla kendi kurduğu bir dünya yaratmış. Dolayısıyla farklı bir evren ve farklı bir hikaye okumak insanları daha da cezbediyor. Kendinizi Ketterdam'da olmadığınıza ikna etmeniz zor olacak ama bu maalesef ki bir kurgu. Her zamanki gibi kendi gerçekliğinize dönmek zorunda kalıyorsunuz. Her ne kadar sonunu sevmemiş olsam da, bu seri en sevdiklerim arasına girdi. Spoiler... İlk kitapta olduğu gibi, bu kitapta da karakterler arasındaki geçişler çok iyiydi. Her karakterin bakış açısından okuyabiliyoruz kitabı. Kaz, Jesper, İnej, Nina, Matthias ve wylan... Hepsi de gönlümde taht kurdu. Kitaba başlarken her bir karakteri bu kadar benimseyeceğimi düşünmüyordum. Ve yazara büyük bir içtenlikle soruyorum; neden en sevdiğim karakter ölmek zorundaydı? O kadar gereksizdi ki, onun ölmesi.. Sırf kitabı hüzünlü bitirmek için yazdı bence ama hiç gerek yoktu. Hepsi kurtulmuşken, neden Matthias'ı harcadığına asla anlam veremeyeceğim. İlk kitabın incelemesinde, Nina ve Matthias'ı daha fazla görmek istiyorum demiştim.. Ama bunu istemem, gerçekleşeceği anlamına gelmiyormuş maalesef. En üzüldüğüm nokta, kitabı oldu bittiye getirmesi oldu. Hiçbir karakter hakkında detaylı bir şey okumadık. Ucu açık bitti ve ben ucu açık biten kitaplardan nefret ederim. Artık tamamen benimsediğim ve hepsini de çok sevdiğim bu 6 karakteri, her ayrıntısına kadar okumak isterdim. Duygularını daha detaylı dinlemek isterdim hepsinden. Biraz daha derine inebilirdi ve neler hissetiklerini detaylıca aktarabilirdi. Bence bu kadarını hak ediyorduk. Sonu beklentimin altında kaldı. Çünkü bu kadar ince işlenen bir kitabın sonunun da kitaba yaraşır şekilde olması gerekirdi bana göre. Ama çok da bir beklenti içinde olmamak gerekir sonuçta en sevdiğim çifti ayırdı. Kitabı ve karakterleri ne kadar çok sevdiysem, yazarını da bir o kadar sevmedim. Her şeyi kitabın sonuna sıkıştırmış gibiydi. Sanki yazayım da bitsin moduna girmişti. Birinci kitabı daha çok sevmiştim. Final kitabının onun üstünde de olmasını bekliyordum ama beklentimin altında kaldı. Söyleyebileceğim tek şey şu ; Bu mükemmel karakterleri tanıdığım için çok mutluyum. ***** *Ve en nihayetinde seni yok eden de buydu: Asla kavuşamayacağın birine duyduğun özlem.(493) *“Tanrılar neden hep yüksek yerlerde kendilerine dua edilmesini ister?” diye mırıldandı. “Bu, ihtişam peşindeki insanların işi,” dedi İnej, ayakları gizli bir topoğrafya bilgisine sahipmişçesine çevik hareketlerle sıçrayarak. “Azizler duaları nereden olsa duyarlar.” “Ve ruh durumlarına göre mi cevap verirler?” “Senin istediklerinle dünyanın ihtiyacı olan şeyler her zaman uyum içinde olmaz, Kaz. Dua etmek ve dilekte bulunmak aynı şey değildir.”(222) *Matthias yabancı bir şehrin sokaklarında bilmediği tehlikelere koşuyordu fakat Nina’nın gözlerinin içine baktığı ve orada kendi insanlığını gördüğü andan bu yana ilk kez içindeki savaş dinmişti.(347) *Nina, İnej ve Kaz’a bakınca ikisinde de aynı ifadeyi gördü. Nina o ifadeyi biliyordu. Gemi kazasından sonra, akıntı senin aleyhine hareket edip gökyüzü karardığında ortaya çıkardı. Karanın ilk kez görünüşü, sığınak bulma umudu ve hatta uzak bir kıyıda seni bekliyor olabilecek kurtuluştu bu.(372) *“Sulilerin ‘özür dilerim’ demek için kelimeleri olmadığını biliyor muydun?” “Birinin ayağına bastığınızda ne dersiniz?” “Ben kimsenin ayağına basmam.” “Ne demek istediğimi anladın sen.” “Hiçbir şey demeyiz. Kabahatin kasıtlı olmadığını biliriz. Dar alanda yaşar, birlikte seyahat ederiz. Var olduğumuz için sürekli özür dilemeye vaktimiz yok. Ama biri hata yaptığında, biz hata yaptığımızda özür dilerim demeyiz. Hatamızı telafi edeceğimize söz veririz.”(400) *“Çok güzel görünüyorsun,” demişti. “Düşmana benzediğimi söylemek istiyorsun.” “O ikisi hep doğru olmuştur zaten.”(471) *“Söz veriyorum, Matthias. Seni evine götüreceğim.” “Nina,” dedi elini kalbine bastırarak. “Ben zaten evimdeyim.”(575)
Sahte Krallık
Sahte KrallıkLeigh Bardugo · Novella Dinamik · 20172,600 okunma
·
285 görüntüleme
s okurunun profil resmi
Merhaba seri 18 yaş üstü mü
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.