Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Var mısın Uyanalım?
Zamanın birinde her gün yeni bir acıya uyanan, her akşam bir başka kötü haberle gözlerini kapatan bir ülke varmış. Bu ülkenin insanlarının bazılarının zaten dünyadan haberi yokmuş. Sadece nefes alıp vererek dünyaya iştirak eder, kendileri için yaşarlarmış. Bazıları kendi havasındaymış. Paranın, rahatın, konforun, eğlencenin içinde yaşayıp gider, ağlayanlara acımaktan başka bir şey yapmazlarmış. Bazıları acıyı taaa içinde hissedermiş. Çünkü o ülkede de ateş düştüğü yeri yakarmış. Demokratik bir ülkeymiş aslında. Farklı kültürlerden, farklı eğitim seviyelerinden, farklı gelir gruplarından bir sürü insan bir arada yaşarmış ama birlik duygusu yokmuş, ülkede büyük bir acı yaşandığında, herkes bir yağıp gürler, herkes başka bir telden bağırır, birlikte olmak kimsenin aklına gelmezmiş. Zaten birkaç gün içinde her şey unutulup gidermiş. Kimse acaba bu acıda benim de payım var mı, durması için ne yapabilirim diye düşünmez; tecavüzlerin, kadın cinayetlerinin, adaletsizliklerin, şehit cenazelerinin ardından bir gürültü kopar sonra herkes kendi hayatına dönermiş. Kimileri “bu düzen böyle gitmez çekip gidelim” dermiş, kimileri “bir lider çıkıp bizi kurtarsın” diye beklermiş, kimisi “çoook bekleriz, bizden adam olmaz” dermiş. Ama en çok söylenen “böyle yaşayıp gidelim, bize ne ki” olurmuş. Sonra bir gün bu ülkenin kadınları derin bir uykuya yatmış. Masal bu ya, hepsi bir gece aynı rüyayı görmüşler. Bu uğurlu rüyada; her evden akıllı, düşünebilen, sorgulayan, hayal kurup hayalinin peşinden giden, adil, hakkaniyetli, milletini seven, kendisine ve ülkesine güvenen çocuklar yetişip dağılıyorlarmış ülkenin dört bir tarafına. Ortalık bir anda, gözleri ışıl ışıl parlayan, mutlu, sağlıklı insanlarla dolmuş. Kadın cinayetleri zamanla yok olmuş, çünkü o çocuklar kadına saygı duyarak, değer vererek büyümüşler. Hırsızlık yok olmuş, çünkü o çocuklar haksızlığın ve adaletin ne olduğunu bilerek büyümüşler. Çığırtkanlık son bulmuş, çünkü o çocuklar oturup konuşmayı, fikirlerini bağırmadan ifade etmeyi öğrenmişler. Bu yol, o ülke için uzun ve zahmetli bir yolmuş, hatta o anneler muhtemelen o güzel günleri göremeyeceklermiş ama o ülkenin kurtuluşu için yapılması gereken en doğru yol buymuş. Ertesi sabah anneler uyandıklarında, yüzlerinde bir tebessümle, dimdik ve görev bilinciyle uyanmışlar. Önce kendilerini düzeltmişler. Kendi hatalarını görüp, okumaya, düşünmeye, anlamaya, üretmeye, hayata iyi ve mutlu bakmaya başlamışlar. O karamsarlıktan kurtulup, çocuklarını bir rüyadaki gibi büyütmenin yollarını aramışlar. Sadece kendi çocuklarının değil, başka çocukların da ellerinden tutmak için çalışmışlar, çabalamışlar. Ve bir daha asla şikayet etmemişler. Nerede haksızlıktan, adaletsizlikten, kötülükten şikayet eden bir kadın görseler, onun kulağına “öyleyse sen öyle olmayan çocuklar yetiştir” diye fısıldamışlar. Mesajı alan, hemen işe koyulmuş. Bu rüya ve bu sır zamanla bütün ülkeyi sarmış ve bir gün gerçek olmuş. Var mısın, uyanalım mı?
·
88 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.