Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Eskiler dert, acı, keder, elem, bu da geçer, sabret, Allah beterinden korusun, imtihan dünyası vs. diyerek sorunları insanileştiriyor, evvela gözümüzde küçültüyordu. Bir sorun gözümüzde küçülürse ruhumuzda da küçülür. Sektör ise hastalık, klinik, ilerler, kronik, aman ihmal etme vs. diyerek sorunları klinikleştiriyor, evvela gözümüzde büyütüyor. Bir sorun gözümüzde büyürse ruhumuzda da büyür. Eskiden travma yok muydu? Eskiden serotonin hiç düşmüyor muydu? Eskiden olmayan bir şey vardı: Sektör. Zaten bu sebeple sorunlarımız uzman sayısı ile beraber artıyor. Kısacası eskiler "yokmuş" gibi yaşardı. Zira yokmuş gibi yaşamak yok eder. Sen sorunların üzerinde durmazsan sorunlar da senin üzerinde durmaz. Ama sen sorunları "var ve çok önemli" diyerek yaşıyorsun. Bunu senden sektör istiyor. Çünkü sen sorununu önemsemezsen klinik yardım talep etmezsin ki! Bu arada sorun, sorun deyip duruyoruz. Sahi, sorun dediklerimiz sorun mu? Yoksa sorun, sorun algımızda mı? Bizi yağmur ıslatıyor sanıyoruz. Şemsiye kullansak yine de islanır mıydık? Öyleyse ıslanmak yağmura değil, bize bağlıdır. Bizi işlediğimiz günah üzüyor sanıyoruz. Hâlbuki burada sorumlu olan ilgili eylemin kendisi değildir, zihnimizdeki günah algısıdır. Bu algı olmasaydı o eylem bizi üzebilir miydi? Aynı şekilde, bizi atak, kaygı, korku, takıntı, düşünce gibi süreçlerin etkilediğini zannediyoruz. Oysa etkilenmek olguya değil, algıya bağlıdır. Buna rağmen düşünceyle, atakla, kaygı ve korku duygusuyla boğuşmaya, algı ile değil de olgu ile uğraşmaya devam ediyoruz. Bir kalp koşarken de çarpar. Insan bazen soğukta da titrer. Bunlar atak yaşarken de ortaya çıkabilir. Ancak bu belirtiler koşarken ve soğukta hiçbir psikoloji doğurmaz. Hani bizi belirtiler etkiliyordu? Hani tedavi ve terapi ile onlardan kurtulmamız gerekiyordu? Insan beyni belirti ortaya çıktığı için değil, kodlandığı yönde psikoloji üretir. Sektör gibi yaparak belirtileri sorumlu görmek, öncelikle bunları azaltmaya, sonra da yok etmeye çalışmak ruhumuzu bu belirtilere karşı daha da duyarlı hale getiriyor. Öldürmeyen her darbe, süreci daha da kuvvetlendiriyor. İşin gerçeği, kaygıdan kaygılanmayınca kaygının, korkudan korkmayınca korkunun hiçbir tesiri kalmıyor. Bu eseri okuduğunuzda, siz de yazar gibi "Doktor, beni tahlile yolla. Hastaysam ispat et." diyecek, "Hani ben hastaydım? Hastalık kitap okumakla düzelir mi?" diye soracaksınız. Sadece sektörün suistimallerini ifşa etmekle yetinmeyen, yeni bir çözüm yöntemi de sunan bu eserle nice insanın hayatı değişiyor, alanda sessiz bir devrim gerçekleşiyor.
Minel yayınlarıKitabı okuyor
·
59 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.