Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

SÜLEYMAN KÖKTEN

"İradenin dünyayı değiştirici bir etki gücüne sahip olduğunun görülmesi kişiyi iyimserliğe sürükler. İrade (kişiyi) kendine dönük yalıtılmışlığından kurtarır ve ona dünyanın kapılarını açar..."
Reklam
"Her şey daimi bir oluş ve yok oluş sürecine tabi olduğuna, her şey sürekli ve durdurulamaz bir hareket halinde olduğuna ve bu hareket hali içinde hiçbir şey baki kalamayacağına göre; geriye kalan tek şey, bütün süreçlerde, bu hareketin kendisidir yani kalıcı olan tek şey harekettir. "Hareket halinde kalın hayat nehrinin kenarında daha fazla dikilmeyin..." Felsefeyle Terapi, Andreas Mussenbrock, Büyülüdağ Yayınları
"Öyle insanlar tanırız ki dünyaları yaşadıkları ma- hallenin sınırlarını aşmaz. Onları meşgul eden, etkileyen, tasalandıran, zihinlerini kurcalayan; yalnızca mahallelerinde olup bitenlerdir. Köy ve mahallelerinin izin verdiği ölçüde Dünya'yı görebilir, algılayabilirler, dış Dünya'dan gelen etkilerden de ancak mahallelerine girebilenleri algılayıp kavrayabilirler. Mahalle sınırları dışında olup bitenler onlar için anlamsızdır, yok gibi dir, olmamış hükmündedir."s.11 Bu açıdan, herkesin evreninin boyutları, onun hayatının, yaşam biçiminin (yaşantılarının H.H.) boyutlarına eştir. Bu noktadan sonra şu denklemi ortaya atabiliriz: «Her insanın evreninin sınırları yaşayabildiği yere kadardır.»s.13
Sayfa 11 - Seçkin YayıncılıkKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Din, iyi bir Tanrı’nın yarattığı insanlar nasıl zalimce davranabilir diye sorarken, dinsel bağlamın dışında kalan psikanalistler de hiçbir ilahın yaratmadığı, cinsellik ve hayatta kalma güdüsüyle hareket eden bir hayvan olan insan neden iyilik yapsın diye soruyorlardı.”
Sayfa 73 - Ayrıntı Yayınları
"İyilikten yoksun olmak öyle keskin bir akıl tutulmasıdır ki sadece mutluluğumuzu değil, ruh sağlığımızıda tehdit eder.”s.93
Sayfa 93 - Ayrıntı Yayınları
Reklam
"Din, iyi bir Tanrı’nın yarattığı insanlar nasıl zalimce davranabilir diye sorarken, dinsel bağlamın dışında kalan psikanalistler de hiçbir ilahın yaratmadığı, cinsellik ve hayatta kalma güdüsüyle hareket eden bir hayvan olan insan neden iyilik yapsın diye soruyorlardı.”s.73
Sayfa 72 - Ayrıntı Yayınları
.."Bütün müslüman evrimciler, kainatı Allah'ın eseri olarak kabul ettiklerinden dolayı, yaratılışı, kendi kendine meydana gelmiş bir olay değil, Allah'ın bir işi' olarak görürler. Allah'ın, bu işin gerçekleşmesi için çizdiği şekil ve plan (adetu'llah sunnetu'llāh), onlara göre, bir çeşit evrimleşme dediğimiz bir süreçtir. Dolayısıyla, yaratılış, başlangıçta varoluş; mutlak mânâda yaratılış olarak başlamış, daha sonra, evrimleşme süreci içinde devam edegelmiştir. İşte bunun için, biz, onların evrim teorilerini 'evrimci yaratılış' teorisi olarak adlandırdık. Çünkü onlar, yaratılışı esas, evrimi veya evrimleşmeyi, yaratılışın özelliği olarak görmektedirler. Müslüman evrimcilere göre, Allah, hem kainatın yaratılışının başlatıcısı, hem de evrimin veya evrimleştirmenin gerçek failidir.... Müslümanların evrimci yaratılış teorilerini, modern mekanist ve materyalist evrim teorilerinden, yani Lamarckizm ve Darwinizm'den ayıran en önemli husustur.." Mehmet BAYRAKDAR -islam'da evrimci yaratılış teorisi,130
Sayfa 130 - İnsan Yayınları
"Modern anlamda bir evrim fikri, ilk defa Nazzâm (ö. 835/845) tarafından ortaya atılmıştır. Nazzâm, evrimci bir yaklaşımla kainatın oluşumunu ve varlık türlerinin kökenlerini açıklamıştır. Bu yüzden, onun evrim teorisi, genel karakteri itibarıyla, kozmolojik bir evrim teorisidir. Nazzâm'ın meşhur talebesi ve ilk müslüman zoologlardan
Sayfa 14 - İnsan Yayınları
Yukarıda bahsettiğim İslam'la ilgili algımı oluşturan beş faktöre rağmen, bu dini yine de çekici kılan bazı unsurlar vardı. Namaza olan bağlılık, kaligrafi sanatı, İslami mimariye ve kutsal olana duyulan saygı beni hep büyülemiştir. Bunlar benim araştırmamı devam ettirmeme ve nihaye- tinde yeniden düşünmek için kapılarımı açmama sebep olmuştur"s.13
Sayfa 13 - Mana Yayınları
"Hollanda devlet yönetiminin bir kısmının bu inkârı, İslamcı teröristlerin eylemlerini belirli dini metinlere dayanarak meşrulaştırdığı gözlemle- nebilir gerçeklik ile bu meşrulaştırmayı inkâr eden, hatta bundan hiç bahsetmeyen (ulusal) otorite ve bazı yerleşik medya arasında bir uyuş- mazlığa yol açmaktadır. Bu 'bahsetmeme' ya da
Sayfa 12 - Mana Yayınları
Reklam
Barbarca terör şiddetinin yanı sıra, öğrenimim sırasında (ve maalesef bu durum halen devam etmektedir) tehdit edilen politikacılar, kanaat önderleri ve sanatçılar vardı. Ayrıca istatistikler namus cinayetlerinde, kadın sünnetinde ve zorla evlendirilmelerde Müslüman kökenlilerin yüksek ölçüde temsil edilmekte olduklarını göstermekteydi. Dolayısıyla Hollanda'da ve daha geniş anlamda Batı'da Islam'ın gelişimi konusunda sevinmek için hiçbir neden yoktu."s.11
Sayfa 11 - Mana Yayınları
Sekülerleşme ve Terör Zamanlarında Hıristiyanlıktan İslam'a Geçiş "Wilders'in veliaht prensi" olarak da anilan Joram van Klaveren, İslam'a karşı sert bir eleştirmen olarak biliniyordu. Eski bir PVV üyesi ve parlamento üyesi olarak, Hollanda'da camilerin kapatıl- ması, Kur'an'ın parlamentodan kaldırıl- ması ve İslam'ın yasaklanması da dahil olmak üzere İslam'la ilgili birçok önerge verdi. Bu düşünce ve görüşlerini pekiştirmek için bir Hıristiyan olarak İslam hakkında eleştirel bir kitap yazmaya başladı. Ancak yazarken, İslam'a bakışını sarsan çok fazla şeyle karşılaştı. Bu kitapta Joram, bu kişisel ve teolojik yol- culuğunu ve geçirdiği gelişimi anlatıyor. Bu yolculuk boyunca şu gibi sorularla karşılaşmıştır: Tanrı var mıdır? Kur'an'daki Tanrı ile İncil'deki Tanrı aynı mıdır? İslam inanmayanlardan nefret etmeyi ve kadınları ezmeyi öğretir mi? Joram'ın İslam hakkındaki olumsuz imajı nasıl gelişti? Ne gibi duygusal ve sosyal mücadelelerle karşılaştı? Ve bu yolculuk sonunda onu nereye götürdü? Hem Müslümanlar hem de gayrimüs- limler için mutlaka okunması gereken ibretlik bir kitap.
Mana Yayınları
"Onlar anlamadıkları şeyi yargılarlar." Cicero
Sayfa 7 - Mana Yayınları
"Şimdi, deyim yerindeyse, bir "karşılıklı ve birlikte iç içe giriş” düzeninde yaşıyoruz. Dünya ölçeğin- de bir medeniyete doğru ilerliyoruz. Bu medeniye- tin içinde de muhtemelen farklılıklar belirecektir - en azından bunu ummak gerekir. Ama bu farklılık- ların niteliği değişecek, artık dışarıyla farklılıklar değil içeride farklılıklar söz konusu olacaktır."s.9 CLAUDE LÉVI-STRAUSS Le Monde, 22.02.2005
Sayfa 9 - Metis Yayınları
2.236 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.