Ama bazen bir kadının tabiatının çok odalı büyük bir eve benzediğini düşünmüşümdür: Herkesin gelip geçtiği bir koridor vardır; resmi ziyaretler için konukların ağırlandığı bir salon, aile fertlerinin diledikleri gibi girip çıktığı bir oturma odası... Ama bunlardan öte, daha da uzakta, diğer odalar vardır. O odaların kapıları belki hiç açılmamıştır, kimse de bilmez o odaların yolunu; o kapılar nereye açılır bilmez kimse ve en uzaktaki, en derindeki ve o en kutsal odada, insanın ruhu tek başına oturur ve asla gelmeyen o ayak seslerini bekler.