Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

687 syf.
·
Puan vermedi
·
16 günde okudu
"Her şeyi yüzüstü bırakıp gitsem mi?"
》Ölmeden okunması gerekiyordu. Geç de olsa gerekeni yaptım. Kitabın sayfa sayısı beni hep korkutuyordu. Ama Dostoyevski'nin yeri birçoğumuzda farklı olduğu gibi bende de öyle. Sanırım benim için doğru zaman şimdiydi ve bitirdim. 》"1931 yılında doğdum. 1937 yılında annem öldü. 1944 yılında Dostoyevski’yi okudum. O gün bugündür huzurum yoktur." diyor Cemal Süreya. Haksız değil, bu eser de tıpkı diğerleri gibi bu görüşü kanıtlar nitelikte. Çünkü kitap bittiği anda beni bir sürü düşünce bulutunun içinde bıraktı. 》Petersburg'da yaşayan, çevresindeki insanların yaşamını gözlemleyen, yalnızca kendisinin değil, bir sürü başka insanın da bu düzen içinde yazgılarının kaçınılmaz olarak yoksulluk, hastalık ve erken ölüm olduğunu gören Raskolnikov'un hikayesi bu. Bu farkındalık onda bazı arayışlara sebep olur. Yalnızdır, insanlardan kaçar, sorunu kendi başına çözmek, kendi gücüne yaslanmak ister. 》Raskolnikov'un kurtuluş yolu olarak bulduğu şey ise, hem kendine, hem de herkese tarihteki diğer önemli insanlar gibi olduğunu, sıradan insanların da dokunulmaz kabul edilen temel ahlak kurallarını çiğneme hakkına sahip olduğunu göstermek. Bu durum da onu bir cinayet işlemeye sürükler. 》Yoksulluğunun güzel ve parlak bir hayat kurmasına izin vermeyeceğine inanan genç hukuk öğrencisi Raskolnikov yaşlı, tefeci bir kadını öldürür. Bundan sonrası onun ikilemleri, iç çatışmaları, insanlığa sorduğu ahlaki ve felsefi sorular ile devam eder. 》Çocukluğunu anlattığı bir kısımda bir atın öldürülüşünden nasıl etkilendiğini gördüm Raskolnikov'un. Ya da üniversitede öğrenci iken, son anlarını yaşayan bir hasta arkadaşına son kuruşunu bile harcayıp, öğrenci öldüğü zaman, geriye eli ayağı tutmayan babası kalınca; bu adam öldüğünde de hastaneye gidip, onun da gömülme giderlerini ödemesi, yine ev sahibinin tanıklığına göre, iki çocuğu yangından kurtarması ve bunu yaparken kendisinin de yanması gibi eylemleri gerçekleştiren birinin gayet soğukkanlılıkla bir cinayet işlemesi bir yandan kafama yatmazken bir yandan da aslında kitabın anlatmak istediği de bu dedirtti. Bazen insanın ne kadar kötü olabileceği, bir kötülük yapmak isterse ona nasıl kolayca sebepler bulabileceği, ya da kendince sebeplerle yaptığı şeyi hata olarak görmeyişi... 》Raskolnikov kendince cesur olmak istemişti. Hakimiyet, irade elinde olsun istemişti. Büyük büyük insanların yaptığı gibi büyük bir şey yapmak istemişti. Ama içindeki pişmanlık ile aslında bir yandan da kendini suçlu görmeyişi kıyasıya savaş halindeydi kitap boyunca. Kendi de emin değildi neden yaptığından, nasıl yaptığından ve kendini suçlu hissedip hissetmediğinden. 》Cinayet işledikten sonra olay yerine dönmesi, oradaki insanlarla rahatlıkla konuşabilmesi, öldürdüğü kadından çaldığı paraları ve eşyaları bir taşın altına saklayıp hiç kullanmaması Dostoyevski'nin kusursuz kurgusuyla çok daha anlamlı hale geldi. Ve gördük ki bu bir yoksulluk cinayeti değildi. 》Aslında Raskolnikov’un nasıl bir ortamda büyüdüğünü bilmiyoruz. Bu bir eksikliktir. Kişileri yeterince tanımamızı engeller. Raskolnikov’u genç bir birey olarak karşımızda bulur, birkaç gün sonra da cinayet işlediğine tanık oluruz. Belki çocukluğu hakkında bilgimiz olsa onu anlamak daha kolay olurdu. 》Razumihin, Sonya, Svidrigaylov ve daha bir çok karakter aslında Raskolnikov'un farklı özelliklerinin bir yansıması gibiydiler. Özellikle Raskolnikov ve Svidrigaylov arasındaki diyaloglardan ayrı bir kitap yazılabilirdi. 》Dönemin siyasi, toplumsal dokusu kitapta bir çok yerde yansıtılmış, hak, adalet, vicdan kalıplarının derinden sorgulanmış, yoksulluk, acı, toplumsal eşitsizlik gibi konulara yer verilmiş. 》Şu soruları sormak gerekiyor kitap bitince: Suç işleme eğilimi insanda doğuştan mı vardır; siz ne yaparsanız yapın insan ilk fırsatta suç işler mi? Yoksa insan doğuştan suçsuz mudur ve onu suç işlemeye iten toplumsal koşullar mıdır? 》Acaba “iyi”nin ve “iyilik”in ölçüsü nedir? İyilik yapmak kötülükten geçiyorsa, buna iyilik denilebilir mi? İyi bir toplumun kurulması kötüleri ortadan kaldırıp iyileri yaşatmaktan mı geçer, yoksa kötülerin üremesini önlemekten mi? 》Peki Raskolnikov insanlara acıdığı ve onlara yardım etmek için mi cinayet işler, yoksa Napolyon gibi büyük adam olmak için mi? Burası belli değildir. Gerçekte Dostoyevski çok şeyi belirsiz bırakır. Ya da yazara göre insanlarda birden çok eğilim ortaya çıkar; hangisi ağır basar, hangisi fırsat bulursa, insanın kişiliğine o damgasını vurur. İşte toplumsal etkenler burada kendini gösterir. Gerçekte de insan çelişkili bir varlıktır, bunun en iyi örneğini de Dostoyevski’nin kendi yaşamı ve çalışmaları verir. Bu kitabın bir kere okunup tam anlamıyla çözülebileceğine inanmıyorum. Ve derinliği karşısında da, yazdığım şeyin inceleme olduğunu iddia etmeyeceğim. Kendimce karalamaya çalıştım, ne hissettirdiyse... Her şeyi Raskolnikov'un kendisine sorma şansım olmasını öyle çok isterdim ki...
Suç ve Ceza
Suç ve CezaFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022159,1bin okunma
··
137 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.