İsyan edebilen varlık:
İnsan, aynı zamanda isyan edebilen bir varlıktır. Bu onun hem iyilik-
lerinin hem de kötülüklerinin bir göstergesidir.
İsyan hem oluş ve eriş hem de ölü ve tükeniş getirebilen esrarlı kav-
ramdır. Âdem de isyan etmiştir (bk. Bakara, 37; Taha, 122), İblis de... Ne
var ki Âdem'in isyanı varlık sırlarının çözülüşüne giden özgürlük ve atılım
yolunu açarken İblis'in isyanı pislik, tükeni ve kaosun yolunu açmıştır. Musa
da asidir (Musa'nın en büyük mucizesi sayılan asa, isyan kelimesinin
köküdür) Firavun da... Ne var ki Musa'nın isyanı ışık ve yüceli adına iken
Firavun'un isyanı zulüm ve çökü adına oldu... Nemrut'a isyan eden
İbrâhîm, merhamet, kesin bilgiye ulaşma, ölümlülere teslim olmama gibi
değerler adına iken, ona isyan eden Nemrut imansızlık, baskı, putçuluk ve
karanlık adına i yapıyordu.
Bütün nebiler, tüm yaratıcı ve erdirici ruhlar her şeyden önce birer
isyancıdır. Mevcuda isyan etmeyen ruhun varlık ve oluşa herhangi bir
katkısı söz konusu olamaz.
Işık ve yücelik adına sergilenen isyanların tümü Yaratıcı tarafından hoş
görülmüştür: Âdem bağışlanmış, Musa "Kelîm" (Allah İle konuşan) sıfatına layık hale getirilmiş, İbrahim "bir ümmete bedel benlik" olarak anılmıştır.
Karanlık adına isyan eden İblis ve yardakçıları ise lanete, pisliğe, rezilliğe,
azaba çarptırılmışlardır.
Şöyle veya böyle isyan, varolu ve yaratıcılığın motor gücü, besleyici
azığıdır. Isyansız bir dünya pörsümeye, çürümeye mahkumdur. İsyan,
tüm hata edebilirliğine rağmen, bir yaratıcı aktivitedir ki onsuz hayat
anlamını kısmen veya tamamen yitirmek tehlikesiyle yüz yüze gelir.
İnsanın üstünlüğü meselesi:
İnsanın üstünlüğünden söz eden ayetler epeycedir. Ancak şunu hemen
belirtelim ki Kur'an, insan için "mutlak bir üstünlük"ten söz etmez. İnsan,
yaratılmışların "birçoğundan üstün"dür (bk. İsrâ, 70). Bu olgu ifadeye
konurken "tekrîm" sözcüğü kullanılmıştır ki seçkin, üstün, asil, hünerli kıl-
mak demektir.
Tekrîm anlamında, insandan daha üstün varlıklar vardır.
Ama insanın en önde olduğu, tüm varlıklar içinde en dorukta oturduğu
bir nitelikten söz edilmektedir ki bu hüsün yani güzelliktir. İnsanın bu eşsiz-
liği verilirken hüsn (güzellik) ve kıvam (görünüş, biçim, yapı) köklerinden
türeyen "ahsen" (en güzel) ve "takvîm" (yapılandırma, biçim verme,
görünü kazandırma) kelimeleri kullanılmıştır: "Yemin olsun, biz insanı en
güzel kıvamda yarattık." (Tîn, 4).
Kısacası, Kur'an'a göre, insan, yaratılmışların en güzelidir ama en
üstünü değildir.
İnsanın, yaratılmışların sadece birçoğundan üstün olması, ama tüm
yaratılmışlardan üstün olmaması ne anlama gelmektedir? Bunun iki anlamı
olabilir:
1- İnsandan her bakımdan daha üstün başka varlıklar vardır. Olayı
böyle anlamak Kur'an'm verilerine ters değildir. Çünkü Kur'an, birçok
ayetinde, evrende, insan dışında şuurlu varlıkların bulunduğunu ifadeye
koymaktadır.
2- İnsanın sahip bulunduğu özelliklerin tek tek her birini insandan
çok daha mükemmel biçimde taşıyan başka varlıklar vardır. Örneğin
insan bir ku gibi uçamaz, bir fil gibi güçlü olamaz, bir gece kelebeği gibi
iyi göremez, bir yarasa gibi bip sesleriyle yön bulamaz, bir kene gibi
koku alamaz vs... Bu yetiler ve bu güçler tek tek ele alındığında, bunları en
iyi biçimde taşıyan ve kullanan varlıklar insandan çok daha üstün varlıklardır. Ama bir "toplayıcı ve bütünleştirici varlık" olarak düşünüldüğünde insan
hemen öne geçmektedir,
Şimdi esas soru şudur: İnsanın üstünlüğü, şurada yaptığımız ayrımda,
birinci anlamda bir üstünlük müdür, yoksa ikinci anlamda bir üstünlük müdür?
Kesin olan şu ki, şu veya bu anlamda, evrende insandan üstün varlıklar
vardır. Tartışılan şudur: İnsandan üstünlük, üstün olan varlığın taşıdığı
parça değerler açısından mıdır, yoksa tüm değerler açısından mı?..
İnsanın üstünlüğünü hangi anlamda alırsanız alın, Kur'an o üstünlüğü
iki şeye dayandırmaktadır: 1- Yaratılışın farklılığı, 2- Bilgi üretebilme
yetisi.
Yaratılı farklılığı, insana Yaratıcı tarafından bağışlanan bir farklılıktır.
Bu farklılık, Kur'an'da bizzat Yaratıcı'nın ağzından iki ifadeyle verilmektedir:
1- "İnsanı kendi ellerimle yarattım." (bk. Sad, 75), 2- "İnsanın içine kendi
ruhumdan üfledim." (bk. Hicr, 29; Sad, 72. Ayrıca bk. Secde, 9)
İnsanı seçkin ve yüce kılan, onun içinde taşıdığı imkanlardır. İblis onun
içinde saklı olabilecekleri düşünmedi, topraktan yaratılan kalıbına bakarak
onu küçük gördü ve: "Ben ondan hayırlıyım, ona secde etmem" dedi.
Mevlânâ' mn oğlu Sultan Veled (ölm.712/1312) ölmez bir deyişle bu gerçeği
şöyle ifadeye koyuyor: "İblis, insan konusunda kadehe aldandı, kadehin
içindekini göremedi." (Sultan Veled; Maârif, 28)
Bilgi ile seçkinleşen varlık: İnsanın yaratılışından söz eden ayetler (Ba-
kara, 30 vd.), onun meleklere üstünlüğünün arkasında saflık, günahsızlık, uy-
sallık gibi robot varlık değerlerim değil, özgür irade ve arayışın ürünü olan
bilgiyi görmektedir. Bu ayetlerde, insanın kan dökücülük, bozgunculuk gibi
en yıkıcı niteliklerine yollama yapan meleklere karşı insanı savunan
Yaratıcı, insanın bu kötülükleri yapmadığını veya yapmayacağını söyle-
memiş, bunları sükutla karşılamı ama insanı yücelten şu değeri öne süre-
rek melekleri susturmuştur: İnsan, bilgi üretecek bir varlıktır ve bu onun
olumsuz yanlarını öne çıkarmaya engeldir.
Diğer varlıklar Yaratıcı'dan emir-direktif alırlar; insan ise O'ndan
hem emir alır hem de bilgi. Başka bir ifadeyle Allah diğer varlıkların yal-
nız emir vericisi, insanın ise hem emir vericisi hem de öğreticisidir.
Kur'an Allah'ı insanın aslî öğretmeni olarak tanıtmaktadır. Allah
insana, en büyük özelliklerinden biri olan beyanı (fikir üretme ve bunu açıkla-
ma imkanı) öğretmiştir. (Rahman, 4) Sadece insana has olan kalemle üretimi
insana öğreten de Allah'tır, (bk. Alak, 5) İnsana tüm bilmediklerini öğreten
Allah'tır. Yani insanın "ba öğretmen"i Allah'tır. Bu öğretmenlik öyle olup
bitmi bir olay değildir. İnsan, korunması gereken olumsuzluklardan korunur sa Allah'ın öğretmenliği sonsuza kadar sürüp gider. Kur'an, beyan ve kalemle
üretimin öğretilmesini ifade ederken geçmi zaman kipi (mâzî) kullanmışken,
Allah'ın sayısız konudaki öğretmenliğini göstermede, devamlılık ifade eden
geni zamanlı (muzâri') fiil kullanmıştır: "Allah'ın iradesine ters düşmekten
sakının, Allah size Öğretir-öğretmenlik yapar." (Bakara, 282) Ve "O size,
daha önce bilmediğiniz şeyleri öğretiyor-öğretir." (Bakara, 151)