Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Kitapta "Ufku Dolduran Eskiklik" isimli bir yazı vardı. Bir camiye giriyor Akif Emre. İsmini belirtmemiş. "İşte o sokak...En sevdiğim denize açılmayan sokak." "Budanmasına rağmen görkeminiden izler taşıyan çınarlar... Çınar altında bir caminin yitik huzurunu duymak... Kubbenin altındaki sessizik, dinginlik, tenhalık..." Ama kesinlikle uyku değil! Bir Osmanlı caminin, ferdi toplumdan değil ama kalabalıktan ayıran metafizik bir keskinlik oluşuna dair yüklemsiz cümleler bunlar... Sükûtun bıçak anlamına gelen "sikkîn" ile aynı kökten gelişini hatırlıyorum... Kişiyi kalabalıktan kesip ayırışı... "Üç yarım kubbenin verdiği tamamlanmamışlık hissi"ne mukabil, "büyük camilerin ihtişamına karşı acz duygusu ve tevazu." Akif Emre, belki de Mimar Sinan'nın dördüncü yarım kubbeyi insanın sadrına yüklediğini anlatmak istiyor bu satırlarda. İnsan mabedsiz, mabed insansız eksik kalıyor... "Namaz çıkışı isimsiz kalabalıklara inen merdiven"... Kim çıkarabildi bu camiyi... Henüz yazının ilk satırlarında, henüz Mimar Sinan'ın ismi geçmeden tanıdım bu aşina camiyi ben... Yazıda ismini vermese de bu güzel mabed Üsküdar Mihrimah Sultan Camiiydi... Kalabalıklara merdiven ile indiğim, kalabalıklardan merdiven ile yükseldiğim, denize açılmayan bir sokağa duyduğum sevginin tercüme-i hali bu mabed... "İşte o sokak...En sevdiğim denize açılmayan sokak." Erguvanlar açtığında ne güzel olur o sokak...
·
125 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.