Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

408 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Karaman'da başlayıp Kütahya'da bitirdiğim roman...
Ahmet Ümit, okurken en keyif aldığım yazar desem herhalde yalan olmaz. Daha önce 5 kitabını okuduğum yazarın 6. kitabını da bitirmiş bulunuyorum: Bab-ı Esrar. Diğer beşi gibi bu kitap da beni fazlasıyla tatmin etti. Beğendim. Haa en beğendiğim kitabı bu oldu diyemem ama yine çok başarılı buldum. Ahmet Ümit, okuru meraklandıran bir kurguyu akıcı bir anlatımla sunarken;  okuru bilgilendiren, o yönden de doyuran bir yazar. Bu eserinde de Konya ve günümüzde Konya'nın en önemli simgesi olan Mevlana ve onun yanında Şems hakkında insanı bilgilendirip araştırmaya sevk ediyor. Eminim ben gibi çoğu okur kitabı okurken bir yandan Şems'in, bir yandan Kimya Hatun'un, bir yandan Mevlana'nın, bir yandan Alaaddin'in hayatını araştırmıştır. Üniversiteyi Konya'da okuyan ben, orayı üçüncü memleketim kabul eden ben Konya'da geçen bir roman olduğu için ayrıca bir sempati oluşturdum romana. Bahsi geçen mekanlarda ayak izlerim vardı; gözlerim değmişti o binalara; adımlamıştım o yollarda, sokaklarda. Ama 4 senemin geçtiği ve ara ara gidip geldiğim bu şehre dair bilmediklerim de varmış.  Mesela  Üçler Mezarlığı'nın adının nereden geldiğini bu romanla öğrenmiş oldum. Mevlana ve Şemsi pek tanımadığımı fark ettim mesela. Sadece kulaktan dolma bilgilerle Allah dostu iki insan olarak alıp kabul etmişim o kadar. Mevlana; Mesnevi'nin yazarı,  Mevlevi tarikatının kurucusu imiş bende. Hepsi bu kadarmış. Belki bundan biraz daha fazla ama roman bana çok eksiğim olduğunu fark ettirdi. Yapısal olarak herhangi bir yaratılmışa- peygamber hariç- ulu bir hayranlık duymayan ben bu kitapta  bu yönümü bir kez daha fark ettim. Kitapta İzzet Bey Karen'in Şems ve Mevlana ile ilgili sorularını yanıtlarken bir yerde tıkanıp "Onlar öyle yapmışsa bizim göremediğimiz, gördüklerimizin ötesinde bir anlam vardır." diye cevaplıyor,  yani onların hatasız olduklarını dile getiriyor bir nevi. Karen tabii tatmin olmuyor bu cevaptan. Ben de olmuyorum. Neticede insandır ya, beşer şaşar. Ama ne hikmetse bizim insanımız gözünde ulu bir değer biçtikleri insanların hata yapabiliceğine ihtimal vermiyor. İnsan derviş de olsa ermiş de olsa her yaptığı doğru olmaz ki! Onları hatasız saymak bir nevi şirk olmaz mı,  ilahlaştırmak olmaz mı? Farklı anlatılar var ama eğer ki Mevlana, Kimya Hatun ile oğlu Alaaddin  birbirlerini severken gencecik Kimya Hatun'u 60'larındaki Şems ile nikahladıysa bu hatadır. Ben de Karen gibi düşünüyorum bu hususta. Yazarın bu kitabı okuduğum diğer kitaplarından bir yönüyle ayrılıyor. İçinde her ne kadar cinayet ve polis kavramları olsa da bunlar kitapta bir nebze geride kalan unsurlar. Ama yazar yine de vazgeçememiş polisiye sevdasından ve birkaç cümle de olsa Başkomiser Nevzat'a değinmiş. Eserin merkezinde yer almasa da yine cinayetlere, ölümlere ve polislere yer vermiş.  Mennan Bey'e Mersinli eşinden kalan sazlık tarlaların bir fırsata dönüşüp turistik oteller için paha biçilmez alanlara dönüşmesinin hikayesini daha önceleri duymuştum, bizim buralarda hep anlatılır, yazarda bunu kitabında kullanmış. Bir de kitabın son sayfasında  şu cümleler geçiyor altı çizilesi: "Bilmek her zaman güzel değildi. Anlamak sevinç vermiyordu her zaman. Çözmek aklı doyursa da ruha iyi gelmiyordu." Bu satırları okurken bana çok tanıdık geldi, hafızamı  yokladım, evet, buna benzer cümleleri daha önce de okumuştum ben. Yine Ahmet Ümit Kavim romanında şöyle diyordu: "Gerçekler her zaman güzel olmayabilir.  Bazen ne kadar az şey bilirsen o kadar iyidir." Uzun lafın kısası Ahmet Ümit okunası bir yazar, 6 kitabın hiçbirini okurken sıkılmadım.  Okuduğum 7. kitabı hangisi olacak bakalım?
Bab-ı Esrar
Bab-ı EsrarAhmet Ümit · Everest Yayınları · 201836,1bin okunma
·
21 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.