Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Galib'in asıl şöhretini sağlayan, kendisi­nin de övündüğü mesnevi:
Araplarda "Beni-mahabbet- Sevgioğulları" denen bir ka­bile var. Temmuzun güneşinden başka giyimleri, cihanı yakıp yandıran yalımdan başka içimleri olmıyan, avlandıkları za­man, ancak kendilerini vuran bu kabile ulularından birinin bir oğlu, bir başkasının da bir kızı doğuyor. Bir gecede doğan bu iki çocuğun erkeğine "Aşk'', kızına "Hüsn" adını veriyorlar ve bunları, birbirine nişanlıyorlar. Aşk'la Hüsn, okuma çağına gelince "Edeb" denen mektebe gitmiye, "Munla-yı Cünun" denen her kayıttan kurtulmuş hocadan ders okumaya başlıyorlar. Aralarındaki sevgi, bu mektepte başlıyor. Hüsn, arada bir Aşk'ın halvet-gahına gitmektedir; bazı kere her ikisi, içinde "Feyz" havuzu bulunan "Mana" gezinti yerine uğramaktadırlar . O bahçenin mihmandarı, "Suhan" adlı, her şeyi bilen, anlayan bir ihtiyardır. Fakat kabile içinde "Hayret" adlı biri, ikisinin bir arada bulunmasına engel olu­yor. Birbirinden ayrılan Aşk ve Hüsn, Suhan vasıtasiyle mek­tuplaşırlar. Aşk'ın Gayret adlı bir lalası, Hüsn'ün de İsmet adlı bir dadısı vardır. Gayret'in de tensibiyle Aşk, kabile ulularına gidip Hüsn'ü ister. Kabile uluları bu isteği alayla kar­şılarlar ve nihayet, Kalb ülkesine gidip ardaki kimyayı getir­medikçe Hüsn'e kavuşamıyacağını söylerler ve yolda, bin çe­şit bela bulunduğunu, bin başlı rengarenk bir ejderhanın, bir ateş denizinin, o denizden geçmek için mumdan yapılmış ge­milerin, daha ötede bin yıllık Gam harabesinin, Matem sarayının, çeşit çeşit cinlerin, devlerin, gulyabanilerin, kapkaran­lık gecelerin, geçilmez çöllerin mevcudiyetini haber verirler. Aşk, Gayret'le yola çıkar: Fakat ilk adımda dibi derin mi de­rin bir kuyuya düşerler. Kuyuda bir cadı vardır. Semirsinler de sonra yiyeyim diye bunları hapseder. Bu arada Suhan ye­tişir; kuyunun dibinde, üstünde İsm-i a'zam yazılı bir ip ol­duğunu, cinlerin bundan haberleri bulunmadığını, onu bu­lup çıkmalarını söyler . İpi bulup kurtulurlar. Fakat bu sefer de yolları Gam harabesine uğrar. Burada çok çetin bir kış hü­küm sürmededir. Ordaki ihtiyar bir cadı Aşk' a gönül verir; olmayınca da onu çarmıha gerer. Tam bu sırada gene Suhan yetişir; Aşk'a, Hüsün'den bir kılıç, bir de at, Gayret'e de iki kanat getirir. Gene yola koyulurlar. Yolda cinlerle, gulyabanilerle savaşırlar.Derken ateşdenizine çatarlar; kıyısında mumdan yapılmış gemiler vardır . Cinler, onlara binmelerini teklif ederlerse de kabul etmezler. At, semender gibi süzülüp ateş denizini aşar; Gayret de uçarak geçer; Çin ülkesinin kı­yılarına varırlar. O sırada al gagalı bir dudukuşu şekline bü­rünen Suhan gelip Aşk'a, Çin padişahının Hüş-rüba adlı kı­zına kapılırsa onu, Zat'us - Suver kal'asına hapsedeceğini ha­ber verir. Fakat Aşk, Hüsn'e benzettiği Hüş-rüba'ya gönlünü kaptırır. Hüş-rüba onu Zat'us - Suver'e götürüp hapseder; kal'aya girdikleri kapı silinip yok olur; Gayret'le orada mah­pus kalırlar. Gene Suhan yetişir. Aşk'a kal'ayı ateşe vermesi­ni söyler. Kal'ayı ateşe verip kurtulurlar. Aşk artık perperlşan bir haldedir. Derken bir kutlu sabah doğar. Suhan bir hekim kılığına gelir; o arada Gayret kaybolur. Suhan, Aşk'ı alıp Kalb kal'asına götürür. Kal'anın bir yanı denize, bir yanı ka­raya karşıdır. Her yanında beş kapısı vardır; her kapıda bek­çiler beklemektedir. Çeşit çeşit renklerde elbise giyinmiş müj­deciler gelir. Aşk, Suhan'la Hüsn'ün sarayına ulaşır. O anda Hayret, İsmet, Munla-yı Cünun v.s de gelirler; Mana gezinti yeri de görünür. Suhan, cadıyı öldürenin, yolları arıtanın, du­du şeklinde gelip öğüt verenin, sülün şeklinde görünenin, he­kim kılığında gelenin hep kendisi olduğunu söyler ve sen der, yanlış bir yol tutmuştun; Aşk, Hüsn'dür, Hüsn de Aşk; birli­ğe ikilik sığmaz; bu dertlere, yanlış düşüncen yüzünden uğra­dın. Artık gelenlerin hepsi geride kalır; Hayret, Aşk'ı alıp Hüsn'e götürür; gayb perdeleri açılır. Galib, Buldı hu mahalde kıssa, pâyân Bundan ötesi değil nümayan Sad şükr ola Hayy-ı la yemuta Kim erdi söz alem-i sükuta Beyitleriyle hikayeyi bitirir.
2101 beyit olan ve teşhis esasına dayanılarak yazılmış bulunan bu mesnevi, gerçekten de edebiyyatımızda eşsizdir.Kitabı okudu
·1 alıntı·
126 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.