Hayal kırıklığının kötü olduğu söylenir. Düşüncesizce varılmış bir önyargı.
Hayal kırıklığı yoluyla değilse hangi yolla keşfedebiliriz neler beklemiş, neler ummuş olduğumuzu?
Bu keşifte değilse nerede yatar insanın kendini tanıması?
Hayal kırıklığı olmazsa insan kendisi hakkında aydınlığa kavuşur mu?
Hayal kırıklıklarına, onlar olmasaydı hayatımız daha iyi olurdu diyerek, içimizi çekerek katlanmamalıyız. Onları biriktirmeli, bulmalı, toplamalıyız. Gençliğimde taptığım film oyuncularının hepsi şimdi yaşlılığın, çöküşün izlerini taşıyorlar diye neden hayal kırıklığı yaşıyorum ?
Başarının değerinin ne kadar az olduğuna dair hayal kırıklığı bana ne öğretir?
Kimi insan, ana-babasıyla ilgili hayal kırıklığını kendine itiraf etmek için bir ömür geçirir. Onlardan beklentimiz nedir aslında?
Hayatlarını acıların boyunduruğu altında geçirmek zorunda kalanlar, çoğunlukla başkalarının, hatta yanlarında kalan ve ilaçlarını içirenlerin davranışları karşısında hayal kırıklığı yaşarlar. Onların söyledikleri ve yaptıkları yetersizdir, hissettikleri de.
"Ne bekliyorsunuz?" diye sorarım. Söyleyemezler, hakkında derinliğine bir şeyler bilmeseler de hayal kırıklığıyla sonuçlanabilecek bir beklentiyi yıllarca içlerinde taşıdıkları için şaşkındırlar.
Kim olduğunu gerçekten öğrenmek isteyen biri, hayal kırıklıklarını durup dinlenmeden, tutkuyla biriktirmelidir ve hayal kırıklığı doğuran deneyimleri biriktirmek bir hastalık gibi olmalıdır, hayatının her şeyi belirleyen hastalığı; çünkü öyle olursa, hayal kırıklığının yakıcı, zararlı bir zehir olmadığını, bizi oluşturan gerçek çizgiler konusunda gözlerimizi açan serin, yatıştırıcı bir merhem olduğunu apaçık görebilir.
Sadece başkalarını ya da durumu ilgilendiren hayal kırıklıklarıyla ilgilenmemelidir kişi. İnsan, hayal kırıklığının, kendini kendisine götüren bir elkitabı olduğunu keşfederse, yaşadığı hayal kırıklıklarını öğrenmeyi arzular: Cesaret eksikliği ve yetersiz samimiyet gibi, ya da insanın kendi duygularına, eylemlerine ve sözlerine çektiği korkunç derecede dar sınırlar gibi.
Öyleyse kendimizden ne bekledik, ne umduk?
Sınırlarımız olmadığını mı ya da olduğumuzdan bambaşka kişiler olduğumuzu mu?
Beklentilerini azaltırsa daha hakiki olacağını, büzülüp sert, güvenilir bir çekirdek haline geleceğini ve böylece hayal kırıklığının vereceği acıya karşı şerbetli olacağını umut edenler olabilir. Ama kollarını kendisine uzatan, arsızlık eden her beklentiyi kendine yasaklayan bir hayat yaşamak nasıl bir şey olurdu, yalnızca, otobüs gelse türünden değersiz beklentilerle dolu bir hayat?