Kısa bir vaktinizi alacağım ama uygulamadaki bazı arkadaşların Kadir Mısır(lı)oğlu hayranlığı ve paylaşımlarına istinaden bunu paylaşmak istedim.
Öncelikle bas bas bağıran bazı Kadir Mısıroğlu fanlarının "sözü eksik söylüyorsunuz devamını da getirin!" dediği söz tam olarak neymiş, tamamlayınca ne oluyormuş hep birlikte bakalım.
"Keşke Yunan galip gelseydi. Ne Hilafet yıkılırdı, ne Şeriat kaldırılırdı, ne Medrese lağvedilirdi, ne hocalar asılırdı, hiçbiri olmazdı."
Hilafet denilen makam işgalciler için bir kukla konumuna gelmiş, kimse dini görüşü yüzünden asılmamış, ülkenin kurtuluşuna engel, düşmanla işbirliği yapan hoca görünümlü şeytanlar asılmış, ülkenin her yanı emperyalist güçlerle kuşatılmış, Türk'e yaşaması için bir avuç toprak bırakılmış, fakat vatandaşımız kendisini, dinini özgürce yaşayabileceğine inandırmış.Simdi bir de bu hoşgörülü Yunan kimmiş, geçmişte, müslüman topluluk olan Türk milletine neler yapmış hep birlikte bakalım.
Hepimizin bildiği üzere Kurtuluş Savaşı'na gelmeden daha önce sizleri Tripoliçe Katliamı'na götürmek istiyorum.Yunan Bağımsızlık Savaşı'ndaki Tripoliçe Kuşatması esnasında 23 Eylül 1821 günü şehrin düşmesi ile Müslümanların (Türk ve Arnavut) ve Yahudilerin katledilme olaylarıymış. İngiliz tarihçi Walter Alison Phillips Tripoliçe katliamı hakkında şunları söylemiş:
« Üç gün boyunca şehrin sakinleri, bir vahşi çetenin kötülüğüne ve keyfine bırakıldı. Yaş ve cinsiyet ayrımı yapılmadı. Kadınlar ve çocuklar, öldürülmeden önce işkencelere tabî tutuldu. Katliam o kadar büyüktü ki, Kolokotronis kapıdan hisara kadar atının ayaklarının yere hiç dokunmadığını söyledi. Şehirdeki Yunan zaferinden sonra yol kenarları cesetler ile doldu. Kadınların ve çocukların bulunduğu Müslüman kitleleri, yakınlardaki dağlarda sığır gibi doğrandı.
Gelelim Kurtuluş Savaşı'na şimdi, kanlarımızla duş alabilecek tarzda gözleri dönmüş bir millet ile karşı karşıyaydık.Zihinleri öyle Türk düşmanlığı ile bulanmış ki çoluk çocuk genç yaşlı demeden önlerine ne varsa yakıp yıkmışlar.Justin McCarthy raporuna göre Türk Bağımsızlık Savaşı boyunca 640,000 Türk sivil Yunan ordusu tarafından öldürülmüş.14/15 Mayıs 1919 günü İzmir'in işgal edilmesinden sonra Yunan birlikleri şehrin Türk nüfusunun bir kısmını katletmiş.İtilaf Devletleri'nin kaynaklarına göre 15 Mayıs 1919 günü 300 ila 400 Türk öldürülmüş.Yunan ordusu Anadolu içlerine doğru ilerledikçe bölgede yaşayan Türkler katliamlar, tecavüzler ve yıkımla karşı karşıya kalmış. Bir Britanyalı askerî yetkili olan Harold Armstrong Yunan ordusunun İzmir'den Anadolu içlerine doğru ilerlerken sivilleri katlederek, yakarak, yağmalayarak ve tecavüz ederek gittiğini bildirdi.Britanyalı tarihçi Arnold J. Toynbee, 15 Mayıs 1919 günü İzmir'in Yunanlar tarafından işgalinden sonra organize bir şekilde katliamların yürütüldüğünü yazdı. Toynbee, Yunanların İzmit, Yalova ve Gemlik bölgelerinde yürüttüğü zulme tanıklık ettiğini ve söz konusun bölgelerde evlerin yağmalandığını ve yakıldığını belirtti. Marjorie Housepian'a göre Yunan işgali altındaki İzmir'de 4000 Müslüman idam edildi. Menemen Katliamı'nda 200 Türk öldürüldü.
Ortadoğu tarihçisi Sydney Nettleton Fisher'a göre; "Geri çekilme sırasında Yunan ordusu bir yakıp yıkma taktiği izledi ve öfkelerini savunmasız Türk köylülerinden bilinen her yolda çıkardı."Norman M. Naimark'a göre,"Yunan geri çekilişi yerel halk için işgalden daha yıkıcıydı".James Loder Park, dönemin İstanbul ABD Konsolos yardımcısı, Yunanların Anadolu'yu boşaltmasından hemen sonra bölgeyi gezdi ve İzmir'i çevreleyen, gezdiği yerlerdeki durumu ve 1922 Manisa yangını gibi olayları rapor etti.
Kinross'a göre, "Bölgedeki kasabaların çoğu harabeye dönmüştü. Uşak'ın üçte biri artık yoktu. Alaşehir, yamaçları tahrif eden karanlık bir kavrulmuş boşluktan başka bir şey değildi. Köyün ardına köy, Yunan askerleri tarafından kül yığını haline getirildi. Tarihi kutsal şehir Manisa'daki 18,000 binadan sadece 500'ü ayakta kaldı."
Tüm bu veriler ışığında Yunan galip gelseydi her şey güllük gülistanlık olurdu demek abesle istigaldir.Daha bugün feryat figan etmiyor mu Müslümanlar, Avrupalılar İsveç'te, Danimarka'da, Finlandiya'da, Avrupa'nın pek çok yerinde Kur'an'ı yakıp yıkarlarken.Sizi gerçekten tam olarak o şartlar altında özgürce yaşayabileceğinize inandıran şey neydi? Neydi bilmiyorum ama uyanın, Atatürk ve silah arkadaşları hem ülkeyi kurtardı hem dini. Makam peşinde koşan bir adam olsaydı, hilafeti kaldırır mıydı, az kafanızı çalıştırın. "Bunlar eskimiş, içi boşaltılmış makamlar, ülkenin ilerlemesine ayak bağı!" dedi ve kaldırdı.Her şeyin altında buzağı aramayın. Kurtuluş Savaşında halife çağrı yaptı da hangi arap rahatını bozup çağrıya kulak verdi, biraz gözlerinizi açın artık.
"Keşke Yunan galip gelseydi" gibi görüşler bizim insani ve siyasi değerlerimizin bir tekiyle bile bağdaşmıyor. Ayrı dünyaların ürünü bu zihniyetler.İşte bu sebepten de düşmanlar Laik Cumhuriyet’e, Mustafa Kemal’e ve Kuva-i Milliye’ye.Yaşasın Cumhuriyet ve Laiklik.