Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Colin, Mary'nin bakışını izleyerek az ilerki masada oturan bebekli aileyi gördü. Baba, yavruyu belinden yakalamış, masanın üstünde tutuyordu. Dolu kül tablaları, boş kahve fincanları arasında sallanıyordu bebek. Beyaz bir şapka, yeşil-beyaz çizgili bir gemici gömleği, pembe dantel ve beyaz kurdelelerle süslü şişkince bir don, sarı soket çorap ve kırmızı deri patikler giymişti. Ağzındaki yalancı memenin mavi plastik dairesi dudaklarına yapışmış, onları görünmez etmişti. Bu da yüzüne sürekli ve komik bir şaşkınlık ifadesi yerleştirmişti. Ağzının kenarından uzayan tükürük çizgisi sümüklüböceklerin bıraktığı izi anımsatıyor, tombul gıdısına doğru parıltılı bir yol çiziyordu. Bebeğin yumuk elleri açılıyor, kapanıyor, kafası bir o yana bir bu yana şaşkın şaşkın sallanıyor, altındaki kalın bezin oluşturduğu utanmazca koca poponun iki yanından şişko ve güçsüz bacakları eğri büğrü uzanıyordu. Yusyuvarlak, saf ve vahşi gözleri, kızgın güneş altındaki meydanın öte yanına, ünlü katedralin damına sanki şaşkınlıktan öte bir kızgınlıkla dikilmişti. O katedral ki, hakkında şairane yazılar döktürenler neler neler dememişlerdi zamanında: Kemerlerinin uç noktaları mermerden köpükler gibi gökyüzüne fırlarken, bir heykeltıraşın parmaklarının biçimlendirdiği bu göz kamaştırıcı dalgalar, kıyıya çarpan gerçek dalgaların zarif kıvrımlarını gölgede bırakacak bir kırılganlıkla köpürüp taşıyor gibidirler, ve benzeri... Masanın üstündeki şişman yavru, çok görkemli bir sesle geğirerek kollarını söz konusu görkemli binaya doğru salladı.
Sayfa 47 - IVKitabı okudu
18 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.