Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

148 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 saatte okudu
Merhaba arkadaşlar. Hayırlı geceler. Benim için çok önemli ve değerli 6 kitaplık serimizin son kitabını da bu vesileyle tamamladık. Yeni bir hafta ve şimdiden hepimize kolaylıklar ve sabır dilerim, özellikle iş hayatında başka insanlarla uğraşmak durumunda kalanlarımız için. Bu serinin böylelikle nihayete erdiğini belirtmek isterim. Son 6 kitabı birleştirirseniz mesaj da ortaya çıkacaktır. Yazarı çok daha evvelden okumuştuk yine 2 seneden fazla bir zaman geçmiş üzerinden. Yıllar çabucak geçiyor, yaşananlar da öyle. Tabi bu oyunun neden bu kadar dikkat çektiğini ve kaliteli yayınlar tarafından baskısı yapıldığını bilmek gerek. Çünkü yazar bizzat bu yazdığını oyunun en ahlaksal, en yararlı, en öğretici olduğunu söylüyor. Tabii burada Lokantacı Kadın karakterini okuyanlar hemen, yahu biz başka bir şey mi okuduk, diyebilir. Mesele o değil. Çünkü her karakter aslında güzel ahlakın değil uzak durulması gereken bir ahlaksızlığın izlerini taşır ve birbiriyle mücadele eder. Böyle bir mücadele, böyle bir konu da haliyle ilgi çekicidir. Diğer yandan benim için önemli bir konu da şudur: Sınıfsal Mücadele dışına çıkarak Sınıf Savaşına evrilen dönemi yansıtıyor eser. Bu sınıf çatışması yalnızca o dönem değil her dönem etkileyici ve belirleyici bir unsur olarak karşımıza çıkar. Atalardan bize yadigar kalan sözlerden biri de ‘Davul bile dengi dengine’ sözüdür ve eminim ki bir düğün çıkışında öylesine söylenmiş bir söz değildir. Yani düşünün ki kitaptaki Markiz karakteri (erkek) Mirandolina (kadın) tavlayabileceğine o kadar inanır ki, benim param ve ünüm var düşüncesinden çıkamaz ve kadının bunlara geleceğini düşünür. He, günümüzde böyle kadınlar yok mu? Tabii ki var. Ancak onları böyle elde edebileceğini zanneden aynı alçaklıkta erkekler de yok mu? Onlar da var. Böyleleri birbirini bulsun, bir ömür sevgiye muhtaç olsun deyip bedduanın da gözüne yumruğu oturtup geçelim. Not: Beddua kişisel değildir. Bu tarz insanlaradır. İşin özü bu ve buna benzer sahnelerle harmanlanmış bir oyun var karşımızda. Kısaca çürümüşlüğün tiyatrosu da diyebiliriz. Bu tarz insanlar gerçekten de gözümü korkutuyor. Hele ki parasına ve rütbesine kendinden çok güvenenlerin, her şeyin kararını alabilecekleri ve her şey hakkında kendi dedikleri olabilecekleri düşüncesine sahip olmasının sağlam eleştirisinin yapılması çok önemli. Günümüz dünya düzenin de bir şey değişmediğini hesaba katarsak 400 yıl sonra bu yazdıklarımızı birisi okursa o zaman da aynıymış bir şey değişmemiş diyeceğinden hemfikiriz. Aynı zamanda yaşanan kültür çatışmasının izlerini görmek de mümkün. Erkek grubu daha gelenekçi olarak karşımıza çıkarken Mirandolina ise modern ve bağımsız bir kadın imajını temsil eder. Ancak alttan alta verilen mesaj bunun yanında aristokrat denilen yüksekteki sınıfın, ülkesi için çabalaması değil kişisel ihtirasları uğruna mücadele etmesini okuyoruz. Bunu tıpkı günümüzde emeğinin karşılığını alamadığı için itiraz edenlerin temsilcisi olarak öne çıkıp, biraz para görünce safını değiştirenlere benzettim. Görüldüğü üzere iyilerin de kötülerin de olduğu bir toplumda yaşıyoruz. İyi olanların hiçbir zaman kazandığını görmeyen biri olarak iyiliğin kazanacağına dair inancımı az da olsa koruyorum. Bu işler belli olmaz ama sözü geçen de nedense hep kötülük oluyor. Gene de bir gün iyiliğin kazanması dileklerimle. Diğer 3 incelemenin linkini de ekleyelim: #15165115 #132526187 #132544444 Hepimize iyi okumalar dilerim..
Lokantacı Kadın
Lokantacı KadınCarlo Goldoni · İş Bankası Kültür Yayınları · 2015124 okunma
·
106 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.