Bir çocuğun gözünden anlatılan hikayeler hele de anlatı böyle akıcıysa bir başka oluyor. Biz yetişkinler dünyayı kavramlar ile anlamaya çalışırken çocuklar henüz her şeyi bu kavramların içine sığdırmamış oluyorlar, bu da bir insanın gerçeğini anlamakta bazen avantaja dönüşebiliyor. Basit birer canlı olarak gördüğümüz çocukların içinde oysa ne fırtınalar kopuyor. Bunu, ya bir çocuk cesaretle kendini ifade edebildiğinde(ifade edebileceği birini bulursa), ya da böyle metinler aracılığı ile anlayabiliyoruz.
Hikayenin geçtiği Unternsee'deydim sanki. İstanbul'un boğucu kalabalığında yaşayan biri olarak kendimi kısa bir an da olsa kırsalda, ormanda gezintiler yaparken hissettim. Fransız çize Sempe'nin olağanüstü çizimleri kitabı daha keyifli hale getirmiş.
Süskind, dünyaya yeniden bir çocuk gözüyle bakabilsem diyenler için eşsiz bir fırsat sunuyor. Her Sommer mi? Onu rahat bırakın, o zaten sizin aklınızda çok zaman dolaşacak.