Hepimiz büyük Truva Savaşı çıktıktan sonra neler olduğunu ve eve dönüşünde neler yaşadığını Odysseus tarafından dinledik şimdiye kadar ya Penelope olsa neler anlatırdı? Kocası Odysseus’un yirmi yıl süren evden uzakta geçirdiği onca zamanı aktaran hep erkek bakış açısı. Dönemin şairleri ve Odysseus’un gözünden olan bitenler bize taraflı bir hikaye dinlediğimizi hiç düşündürdü mü? Margaret Atwood bunu düşünüp kurgulamış Penelope ve oniki hizmetçinin ağzından anlatmış bu kez olanları. Kitaplarında ataerkil sisteme karşı bir duruş sergilediği bilinen yazar bu kez mitolojiye feminist bir bakış açısıyla yaklaşmış. Odysseus’un evden uzakta atıldığı maceralardan ballandıra ballandıra bahsedilirken, Tanrıça Kirke ve Calypso’nun yanında senelerce yaşayıp, sevgili oldukları zamanları anlatmakta hiçbir beis görülmezken, karısı Penelope’den tam tersi beklenmektedir. Yirmi yıl boyunca evinde oturup Odysseus’u beklemek. Evine yerleşen ve kendisiyle evlenmek isteyen taliplerle nasıl başa çıktığı ve Odysseus’a sadık kaldığı meselesi övgüleri hak ediyor ataerkil anlatıma göre, peki Penelope ne düşünüyor? Gerçekten tam da onların anlattığı gibi mi oldu her şey? Ya da oniki hizmetçi öldürülmeyi hak ediyor muydu? Yazarın Penelope’nin aklı Odysseus’un sandığından üstündü vurgusu yaptığı yerlerde metni oldukça eğlenerek okudum. Bundan önce Odysseus’un maceralarının kısa bir özetini Torunuma Yunan Mitleri’nde okumuştum. Onun üzerine taze taze Penelope’yi okumak ve kıyaslayabilmek müthiş oldu. Kitabı kesinlikle tavsiye ederken, öncesinde ana hikayeye hakim olmak adına başka bir okuma yapmanızı öneririm.

PenelopeMargaret Atwood · Alfa Yayıncılık · 2017261 okunma

·

10 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.