günışığı üstündeydi
ağızlarımızın korkularımızın yüreklerimizin ciğerlerimizin kollarımızın ayaklarımızın ellerimizin
altımızda o suskun Akdeniz daha mavi
bizim hayal ettiğimizden
birkaç çığlık geçip gidiyor
havada
bir yelken bir balıkçı teknesi biri bir görünmez izleyici,
belki belli başlı hiç kimseler gülüyor belli belirsiz
oynayıp yürüyerek ta aşağımızda
belki bir köşk yakalanmış parçaları gibi
bir uçurtmanın ağaca takılan,burada
ve burada yansıtıp
günışığını
(her yerde günışığı keskin tamamen
sessiz
ve her yerde sen öpüşlerin senin tenin zihnin nefesin
yanımda altımda etrafımda benim)
çok geçmeden
şişman bir renk yükseltiyor kendini göğe ve denize
…nihayet bildi gözlerin
beni,gülümsedik birbirimize,yatıp uzanarak,izledik
(yayılarak,içinde
uçurumdaki
çimenlerin)başka olan ne varsa
dönüşürken bize dikkatle usulca öldürücü biçimde…
halbuki yüreğinde ateşin bütün
dünya ışıldayıp eriyordu azıcık