Zikirler içerisinde huzûru celbde ve gafleti tardda ALLAH ismini zikretmekten daha fâidelisi yoktur. Çünkü bu âlemde ağyardan [yabancılardan] hiç kimseden bu istenmiyor. Ya'nî hep dostlardan zikretmeleri isteniyor. Nitekim Şa'rânî hazretleri "El-cevâhir ved-dürer" kitâbında:
"Allahü teâlâyı çok zikredin" âyetinin tefsirinde der ki: Ya'nî bu ism-i şerîfi çok çok tekrar edin.
"Allah'ın zikri çok büyüktür" âyetinin tefsirinde de: Allah'ın ismini zikretmeniz, içinde mezkûr olan gibi büyüktür, demektir.
Bunun için büyükler bu lafz-ı celâli [ALLAH kelimesini] vird-i zebân eylediler. Zira o, esrârın yüzünden ağyar [yabancılık] tozlarını siler. İşte bu Allah zikri, nakşibendîlerin istidatlı mürîde ilk telkîn ettikleri vazifedir. Zikri yapacak olan yere KALB derler.
Nâdir Risâleler I, syf. 77