Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Enes Aytekin

Enes Aytekin tekrar paylaştı.
Hocam "Bir kimsenin âhiret muhabbeti artınca, bütün dünyâ sıkıntılarından zevk almaya başlar. Hiçbir şeyden zerre kadar sıkıntı duymaz, üzüntü duymaz, acı duymaz. Çünkü onun her tarafı Allah sevgisiyle dolmuştur" buyururlardı.
Sayfa 368 - İhlâs VakfıKitabı okudu
Reklam
Îtikadnâme | İlk lâzım olan şey
Herkese ilk lazım olan şey Allahü teâlâ'nın sıfât-ı zâtiyye ve sıfât-ı subûtiyyesini doğru bilmesi ve inanmasıdır. Bilmemek özr olmaz, günâh olur.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Fıkh-ı Ekber'de Resulullahın ana babasının küfr üzere gitmeleri
Peygamberimizin (sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem), ana babasına istiğfar için izin istediklerinde bundan men' edilmelerinin hikmeti ne idi? Diye sorulursa, cevâbında deriz ki: Bunların o vakit ümmetlik şerefiyle şereflenmelerine henüz irâde-i Sübhânî taalluk etmediğinden, maslahat te'hîrde idi. İmam-ı Azam Ebû Hanife'nin (radıyallahü teâlâ anh) mevcûd, matbû ve terceme edilmiş Fikh-ı ekber'inde, Resûlullahın ana ve babasının küfr üzere gittikleri görülmekte ise de, bu kelimeler, bu ifadeler dördüncü hicri asırda, o şanı büyük imami tenkis ve gözden düşürmek emeliyle Bağdadda bazı münâfık ve zındıklar tarafından maksadlı olarak uydurulmuş hilelerdendir. Bu dedikodu, bu fitne ve fesad ateşi tâ o zaman alevlenmiş idi. Ebû Hanife'nin kendi el yazısı ile olan asıl nüshası üzerinde ulemadan müteşekkil bir hey'etin yaptığı incelemede, bu gibi cümleler görülmedi ve bunların hased ve fesâd ehlinin desise ve hileleri, zındık ve mülhidlerin ilâveleri olduğu ortaya çıktı. Bu vâki'a [olay] bütün İslâm âlemine duyuruldu. Bütün Fıkh-ı ekber nüshaları tedkik ve tashîh edildi ve hakîkatin, arz ettiğimiz gibi olduğu kesinleşti. Bugün elimizdeki Fıkh-ı ekber tercümeleri, tedkîk ve düzeltmeden evvel o tarafa yayılan nüshalardan terceme edilmiştir.
Mektubat
Efendi hazretleri buyurdu: Mektûbât, Reşehât gibi kitâblar çok kıymetlidir. Fârisîyi az bilen Mektûbât’ın fârisîsini okusun.
Reklam
Mektubat
Her gidişimde Mektûbât okurlardı. Çünkü İmâm-ı Rabbânî hazretlerinden sonra, bu yolun büyüklerinin sohbetlerinde, hep Mektûbât okundu. "Ben Mektûbât’ı aslı üzere Fârsça’sından okumak için fârisîyi öğrendim" buyurdular. O zaman, bir kitâb için bir dil öğrenilir mi, düşündüm, ama sonunda ben de Onlar gibi, Mektûbâtı aslî dilinden okumak için fârisîyi öğrendim.
Gunyet'üt Talibin
Gunyet'üt TalibinAbdülkadir Geylani
9.2/10 · 145 okunma
Yâ Rabbi! Bu dünyâda bizi O büyüklerin zemânında yaratmadın ise de, âhıretde mahşer meydânında bizi onların arasında bulundur! Peygamberlerin efendisi hurmetine "aleyhi ve aleyhimüssalâtü vettehiyyâtü vetteslîmât" bu düâmızı kabûl buyur!
Sayfa 168 - 120. MektûbKitabı okudu
Sohbet
Sözün kısası, bu gönül dağınıklığının ilâcı, gönlünü Allahü teâlâya vermiş olanların sohbetidir. Böyle olduğu çok çok bildirilmiştir.
Sayfa 167 - 119. MektûbKitabı okudu
Reklam
Allah adamlarına dil uzatmak felâkettir!
Bizi sevenlerden mevlânâ Kâsım Alînin yolladığı mektûb geldi. İçindekiler anlaşıldı. Câsiye sûresi onbeşinci âyetinde meâlen, (İyi iş yapan, kendine iyilik etmiş olur. Kötülük yapan da, kendine etmiş olur) buyuruldu. Hâce Abdüllah-i Ensârî “rahmetullahi teâlâ aleyh”, (Yâ Rabbî! Her kimi kovmak istersen, bizim üzerimize saldırtırsın!) buyurdu. Fârisî beyt tercemesi: Korkarım ki, derdlilere gülenler, Tard olurlar, îmânı gayb ederler. Hak teâlâ, bütün müslimânları, bu fakîrlere inanmamakdan ve onlara lâf atmakdan korusun! İnsanların efendisi hurmetine “aleyhi ve alâ âlihissalâtü vesselâm” bu düâmızı kabûl buyursun! Âmîn.
Sayfa 166 - 118. MektûbKitabı okudu
116. Mektûb
Dünyâya düşkün olmakdan ve dünyâya düşkün olanlardan, aslandan kaçmakdan daha çok kaçmalıdır.
Âlim ve Ârif
Hem ulûm-i zâhiriyyede, hem de ulûm-i bâtıniyyede âlim ve ârif olmak lâzımdır. Ulûm-i zâhiriyye: akl, fikir ve hâfıza, zeka ilimleri. Ulûm-i bâtıniyye ise, kalb ilimleridir. Ulûm-i zâhiriyye, mektebde okumakla, hocadan işitmekle olur. Ulûm-i bâtıniyye ise, bir mübârek zâtın kalbindeki feyzlere kavuşup, gönül gözünün açılmasıyla olur. Ulûm-i zâhiriyyeyi öğrenene âlim denir. Kalb bilgilerini bilip, öğrenene de nasib olana da ârif denir, ârif! Bu ilimleri öğrenenler, Kur'ân-ı kerîmde medh ediliyor.
Sevgi
Biz efendim, sevgi nedir onu dahî bilmeyiz. Seviyoruz deriz ama, sevmek ne demek onun farkında değiliz efendim. Şimdiki insanlar hayvanî arzûlarına, nefslerinin şehvetlerine, arzu ve isteklerine sevgi diyorlar, aşk diyorlar. Hâşâ! Aşk, muhabbet, sıfât-ı ilâhîdir efendim. Mübârekdir, muhteremdir, mukaddesdir.
110 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.