Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

208 syf.
·
Puan vermedi
·
26 saatte okudu
“Çalıştım, okudum. Çok zor günlerdi.”
Cüneyt Arkın 1937'de doğdu beş yıl sonra bozkırda babasının yanında çoban oldu (Okulda üzeri koyun kokuyor diye yanına yaklaşmazdı öğrenciler, ve bu onun farkında bile değildi) öksüz kuzuları sevdi köpeğini, eşeğini güneşten, soğuktan bağrı yanık kara, kuru, yoksul ama sonsuz hür bir çocukluğu oldu (i.hizliresim.com/o7lb93f.jpg) gençliğinde hiçbir kızın elini tutmadı ve bir gün (Çalıştı sınava girdi, kazandı... İstanbul'a geldi okumak için. Elde cepte bir şey yok. “İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin ilk iki yılında, Sirkeci'de bir otel odasını iki köylü inşaat işçisiyle paylaş­tım. Onlarla birlikte inşaatlarda çalıştım. Fakülteye devam ettim. Sonra Malta Akdeniz Caddesi 76 No'lu dairede ka­lan Eskişehirli arkadaşlarımın yanına taşındım. Çalıştım, okudum. Çok zor günlerdi.” doktor oldu Tıp fakültesini bitirdiğinde Anadolu'nun ücra köylerine gitti.Soğuk çetin hava, açlıktan kıvranan yoksul köylü, uyuşturucu bağımlısı yiten genç canlar... Doğumu gelen acılar içinde inleyen kadına müdahale edemedi, neden: “Buralarda yabancı bir erkek kadının mahremini göremez, ona dokunamazdı. Ölüm pahasına engellenirdi.” Kadın acılar içinde inleyerek öldü. ... sonra artiz “Memleketi Eskişehir'de, yedek subay olarak askerliğini yaparken, Göksel Arsoy'un başrol oynadığı 1963 yapım Şafak Bekçileri filminin çekimleri sırasında yönetmen Halit Refiğ'in dikkatini çekti. Askerliğini bitirdikten sonra Adana ve civarında doktorluk yaptı. 1963 yılında Artist dergisinin yarışmasında birinci oldu. Bir süre iş arayan Cüneyt Arkın, 1963'te Halit Refiğ'in teklifiyle sinema oyunculuğuna başladı...” yüzlerce film “300 sinema ve film, 16 dizi ve 2 tiyatro oyunu olmak üzere toplam 318 yapımda rol almıştır.” Malkoçoğlu filmi çekiminde kaza sonrası yataklara düştüğü zaman gelen çok paralı seks filmleri teklifini reddetmesi.. Sağın solu solun sağı kıyasıya öldürdüğü seksenli yıllarda, eli silahlı kişilerin, ideolojisini sergileyeceğı filmde Cüneyt Arkın'ı oynatmak istemeleri, tehdit etmeleri, eve hediye paketi içinde kurşun göndermeleri, Cüneyt Arkın'ın ailesini yurtdışına göndermesi, kendisinin sık sık yer değiştirerek hayatını devam ettirmesi... Bir kabule bakıyordu her şey aslında. Ama işte o kabul diye başlayan paragrafın devamı sizde sayın okurlar. Baktı olmuyordu. Kendi filmlerini çekmek için paraya ihtiyacı vardı. İçkili gazinoda gösteriye çıktı, anlattı, şarkılar söyleyip fıkralar anlattı -anlattığı fıkrada gülünç duruma düşen Karadenizli temel... Gazinonun sahibinin de Karadenizli bir Temel olması...≈))-... Sadece oyuncu olarak bakılması büyük haksızlık bir kişilik Cüneyt Arkın. Bunun gibi daha başka yaşadıklarını, tecrübelerini anlatıyor, ülke içi olaylarrdan, (bitmeyen, bitirmedikleri, güncelliğini yitirmeyen) sorunlardan, aşktan, sevgiden bahseden kitap, fotoğraflarla son buluyor. Kitapta yok yok... Türkan Şoray, Münir Özkul, Tanju Okan, Cemal Süreya, Erol Taş, Gönül Yazar... Benim yaşlarımdakilerin -sıçayım şansıma sıçayım, yetişemedik güzelim insanlara- isim olarak bilmesek de sima olarak bildiği oyuncular sanatçılar da var tabii... Mücadele, umut, özgüven, çalışmak -altı yıl karete çalışmış, siyah kuşağı varmış. Bu da öööle cızgılar içi patavatsız bir bilgi≈)-, yılmamak, gurur, sadakat, saygı, bilinç... Mavileri, tüm cihana bedel olan toprağımızı, toprağı işleyen emekçi köylülerimizi, yeşili anlatışı, Anadolu'yu, bizi anlatışı beni çok duygulandırdı. Özledim... O anlattığı bizi... Uzun zamandır hasreti olduğum şeylerin silindiğini, sildiğimizi ve buna karşı gereken şeyleri yapmadığımızı okudukça sinirlendim, üzüldüm, ağladım... Nereden nereye.. Yukarıda anlattığım Cüneyt Arkın'dan, “Aslen 10 Kasım doğumluyum ama Atamın vefat ettiği günde doğum günü kutlayamam, sevinemem, gülemem…11 Kasım benim doğum günümdür.” diyen, canlandırdığı karakterlerle kamera önünde neyi savunuyorsa, kamera arkasında da onu savunan Kemal Sunaldan, ilmek ilmek emek işleyerek yazdığı tiyatro oyunlarında ülkenin dertlerini bağıra bağıra söyleyen, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilkelerini savunan Ferhan Şensoy'dan, zamanının iktidarlarını skeçleriyle korkmadan eleştiren Levent Kırca'dan ülkenin kurucusuna karşı yapılan saygısız, şerefsiz yaptırıma tepki vermeyen oyunculara... Nereden nereye gelmişiz -her konuda- oturup bi düşünmemiz lazım. Biz gerçekten bu değiliz. Kendimize gelmemiz lazım. Hem de acilen. Ve bu o kadar zor değil, geçmişe seyre gitsek biraz... Zaman ayırıp okuyanlara mersilerden bir demet. ≈)) Okumak isteyen olursa PDF'ini şuraya bırakıverem: drive.google.com/file/d/1NRacW3m...
Fakir Gencin Hikayesi
Fakir Gencin HikayesiCüneyt Arkın · Epsilon Yayınları · 201457 okunma
··
1.854 görüntüleme
Varsayalımismail okurunun profil resmi
Başlık ne kadan iğrenç duruyor amaaa!
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.