Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Cirina'nın çadırına gittik. Onun önce annesine ait olan yurtu büyük yurtun arkasında bulunmaktaydı . Haç içeri taşınır taşınmaz o, kendini saygıyla yere attı ve duaya başladı, zira Hıristiyarı inançları ona iyi öğretilmişti. Ayrıca haçı ipek bir beze sararak, yüksek bir yere koydu. Haçın konulduğu bütün bezler rahibe ait olurlar. Rahibin söylediğine göre bu haçı, Kudüs'ten gelmiş olan bir Ermeni getirmişti. Dört mark ağırlığında olan bu haçın ortasında ve dört köşesinde mücevher vardı . Üzerinde Kurtarıcı'nın resmi yoktu: çünkü Ermeniler ve Nasturller Hz. İsa'nın resmini haçın üzerine yapıştırmaktan utanırlar. Onlar bunu bu Ermeni vasıtasıyla Möngke Han'a hediye edince, o da karşılığında ne istediğini Ermeni'ye sormuş. O, bir Ermeni papazının oğlu olduğu, kiliselerinin Müslümanlar tarafından tahrip edildiği karşılığını vermiş. Han'dan bu kilisenin yeniden inşasını dilemiş. Möngke , bu işin kaça mal olacağını sormuş. Ermeni 200 Yaskot, yani yaklaşık 2000 mark hesap çıkarmış. Han, İran ve Büyük Ermenistan vergi mültezimlerine Ermeni'ye bu parayı ödemeleri için ferman çıkartmış. Şimdi bu rahip bu haçı her yere beraber götürmektedir ve sağladığı faydaları gören papazlar onu kıskanmaktadırlar. Böylece kendimizi, zikredilen genç prensesin çadırında bulduk. Din adamlarına bolca içki verdi. Buradan sonra durum ve derece bakımından sonuncu olan dördüncü bir çadıra girdik. Bu kadın Han'ı ziyaret hususunda hiç itina göstermezmiş. Yurtu eski ve kendisi de çok az alımlıydı. Han, Paskalya'dan sonra ona yeni bir çadır ve araba yapılmasını emretmiş. Tıpkı ikinci hatun gibi o da Hıristiyanlık hakkında hemen hemen hiçbir şey bilmiyordu. O daha ziyade sihirbazların ve putperestlerin bağımlısıydı. Bununla birlikte çadırına girince papazların ve rahiplerin öğrettikleri şekilde haça saygı gösterdi. Oradan çok yakında bulunan kendi çadırımıza döndük. Sarhoş papazlar ise büyük bir coşkuyla ilahiler söylediler. Orada ne bir kadın ne de bir erkek sarhoşluktan dolayı kimseyi kınamaz. Bu arada yoldaşım buraya getirildi. Eşiğe basmış olduğu için Bulgay onu fena halde azarlamıştı. Bu durumdaki davaların en yüksek yargıcı olan Bulgay, ertesi gün geldi. Bize, eşiğe basmamamız konusunda uyarılmış olup olmadığımızı sordu. Cevap verdim: "Efendim yanımızda tercüman yoktu. Söylenenleri nasıl anlayabilirdik?" Bunun üzerine onu affetti. Ayrıca bir daha Han'ın otağına girmesi katiyetle yasaklandı.
·
21 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.