"Ağlamak... Yalnız gözyaşı dökebilen insan anlayabilir bazı şeylerin hikmetini.''
Bu kitap için "Neden birbirinden kopuk iki hikâye anlatılıyor?” diye sorgulamanız olasıdır. Roman, kitaba adını veren “gül yetiştiren adam”ın hikâyesini ve “günah şehri” Las Vegas’ta kumar, aşk, kıskançlık, aldatma ile bezeli bir hikâye arasında gidip geliyor. Bu iki kopuk hikâye, sadece romanın sonunda bir gazete haberinde birbirine değiyor. Yazarın böylesine birbirinden kopuk iki hikâyeyi beraberce anlatmasının tek sebebi var: Zaman. Bu iki hikâyenin aynı zamanlarda geçiyor olması belki de kitabın en çarpıcı yanı.
Romanın sadece 144 sayfa olması (İz Yayıncılık, 32. baskı) şaşırtıcı; çünkü roman kendini daha uzunmuş gibi hissettiriyor. Bunu da yazarın yoğun ama yormayan, fazlalıklardan arınmış anlatımına borçluyuz. Betimlemeler ve tahliller nokta atışı. Eserin dili çok sağlam. Las Vegas’taki hikâye çok daha hafif kalsa da gül yetiştiren adamın hikâyesiyle beraber oldukça ağır ve düşündürücüdür.