Gönderi

"Başka bir gölgenin bulunmadığı kıyamet gününde Allah Tealâ, yedi insanı arşının gölgesinde barındıracaktır: Adil devlet başkanı, Rabb'ine kulluk ederek temiz bir hayat içinde serpilip büyüyen genç, kalbi mescitlere bağlı kişi, birbirlerini Allah için sevip, buluşmaları da ayrılmaları da Allah için olan iki insan, güzel ve mevki sahibi bir kadının beraber olma isteğine 'Ben Allah'tan korkarım' diye yaklaşmayan yigit, sağ elinin verdiğini sol elinin bilemeyeceği kadar gizli sadaka veren kimse, tenhada Allah'ı anıp gözyaşı döken kişi." Buna göre, gençlik yıllarını ibadetle geçiren ve kalbi mescitlere bağlı kimse, kendisini günahlardan, nefsani arzulardan ve şehevi duygulardan korumuş ve böylece samimi bir kul olarak Allah'a yönelmiş olur. Bu onun içindeki Allah'a karşı olan saygının işaretidir. Özellikle gençlik yıllarında Allah'ın emirlerine sarılıp günahlardan korunabilmek, büyük bir fazilettir. Bu sağlam duruşunun karşılığı olarak Yüce Allah bu genci, kıyametin o dehşetli ortamında kendi koruması altına alacak ve onu arşının gölgesinde barındıracaktır. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.), mescitlere gidip gelmeyi mümin olmanın işareti saymış (Tirmizî, İman 8, V/12.), cemaatle kılınan namazın da tek başına kılınan namazdan 27 derece daha faziletli olduğunu bildirmiştir. (Buhârî, Ezan, 30, V/158.) Böylesi bir faziletin farkına varan ve bu sevabı kaçırmak istemeyen genç, şevkle camiye gitmeli, işlerini namaz vakitlerine göre düzenlemeli ve namazlarını camide cemaatle kılma konusunda son derece gayretli ve duyarlı olmalıdır. Namazlarını camide kılmaya alışan genç, aynı zamanda kendisini günah ortamlarından uzak tutmuş, zamanını boşa harcamamış ve böylece manevi kazanç elde etmiş olur. (Yusuf Ziya Keskin)
·
24 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.