Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

120 syf.
·
Puan vermedi
·
28 saatte okudu
Karanlıktan Aydınlığa Bir Uzun Hikaye
Kitaba genel olarak bakacak, büyük resme bakacak olursak şu var :Gitrikçe açılan bir hikaye - Kapalı mistik, batıllığa hapsedilen zihnin, düşünmenin yavaş yavaş karanlıktan çıkıp bir rasyonelllik güneşiyle aydınlanması ve mantığa kavuşması. Mahir Ünsal  Eriş bunu yaparken hikayeciliğimin örgüsünü  çok güzel işliyor.Bütün o batıl olaylar, paranormal olaylar okuyucuyu adeta ele geçirip hükmediyor, o garip olayların elinden mantığınızı kurtaramıyorlen Mahir Ünsal Eriş bunu gayet yumuşak bir geçişle yok etmeye başlıyor. Eriş bunu hikayeciliğiyle öyle kolay yapıyor ki 'Aaa tabi  ya' diyorsunuz bütün o paranormal olayların çorap söküğü gibi çözüldüğü ü görünce. Bir kaç sayfa önce batıllımlarla dolu başka bir dünya da iken ardından her şeyin akla, mantığa dayandığı, mistikliğin büyünün olmadığı, aklın hakim olduğu evrene geçiyorsunuz. Ve bunları yaparken de farklı kişilerin gözünden görüyorsunuz. Batıl bakış açısını, o paranormal olayları yaşayanların gözüyle görüyorsunuz. Rasyonel, her şeyi daha yerli yerine oturtan olayları ise biraz da bu paranormalliğe sebep olan kişilerin gözünden görüyorsunuz. Biir taraf çok karanlık bir taraf ise gayet aydınlık. Yazar zaten bu uzun hikayeyi iki bölüme ayırmış :Bu Yarısı ve Öbür Yarısı. Bu yarısı batıl inançlarla, doğa üstü olaylarla, paranormal olaylarla kendini gösteriyor. Ama Mahir Ünsal Eriş 'in buradaki en güzel başarısı ise okuru da bu doğa üstü olayların kucağına okura mantıklı açıklama getirmeyecek şekilde düşürmesi. Yani okur bu doğa üstü, batıl işleri görünce not al yaşamın rasyonelliğiyle olaylara küçümseyerek, cahillik diye bakamıyor. Okur da bu durumun bilmecesiyle başbaia kalıyor, okur da tüm bu garipliklere mantıklı açıklama getirmeye çalışıyor. Yoksa ortada yolunda gitmeyen bir sürü olay, karakterlere korku, acı yaşatan durumlar var.  Öbür yarısı ise daha önce yazdığım gibi tüm karanlığın üstüne yavaş yavaş aydınlığını getiren, mantık ışığına kavuşturan bir güneş gibi. Ve bunlar olurken olur olarak da bizler rahat bir nefes almaya başlıyoruz. Karakterlerle beraber yaşadığımız bu sıkıntılar bize de bir oh çektiriyor. Her şeyin, bütün o doğa üstü olayların sıradan hayatımızda gayette mantıklı bir şekilde olabileceği, bunları o batıllığa yormanın cehaletten kaynaklandığını eleştirisini görüyoruz adeta. Kişi eğer batıl inançlara yakınsa - eğitimsizlik, cahillik bunu besleyen en büyük nedenler - günlük hayatta kendine bir sürü doğa üstü olaylar bulabilirün bir eleştirisi biraz da.  Yazarın iki bölümde Refik Halid karay a selam çakıyor. Zannedersem bunda etkili olan, yazarın ilk kısımda Anadoluluğu biraz daha anlatımın da yer vermesi. Refik Halid in de böyle bir anlatımını hikayelerinden çok kullandığını düşünürsek gönderme adrese çok uygun.  İkinci kaıkmda ise Hüseyin Rahmi Gürpınar'hürmetini sunuyor yazar. Bunda da etkili olan tabiki Hüseyin Rahmi'nin batıllıklarının kol gezdiği bolca eserlerinin olması. Kitap genel olarak bakıldığında Hüseyin Rahmi ekolü gibi. Mahir Ünsal Eriş, Hüseyin Rahmi 'nin hatırasına, mirasına çok güzel sahip çıkıyor. Kitapta gelen bütün o batıl ritüeller Hüseyin Rahmi' den : Doğa üstü varlıklar geldiğinde ayak tırnaklarını birbirine sürtmeler, gece saç örgüsü ü çözmeler, yatağın duvarın dibinde olmaması gerektiği, incir ağacı dibine şerbet dökmek, hayvan uzuvlarının büyüklerde kullanılması... Hüseyin Rahmi 'de de bu anlatum tam da böyle. Adeta bir Scooby Doo dizisi gibi ilk başta okrurun da sırları çözemediği bir dünya ve ardından her şeyin açıklanması. Bu eserlerde verilmek istenen mesaj biraz da cahilliğin bu denli tehlikeli sonuçları. Batıl inançlara sahip olan insanların psikolojisinin aldığı harabiyet, günlük yaşam kalitesinin uğradığı yıkım ve gelişime, bilime kapalı kişiler ve bunların kendisine, kendisinden sonrakilere ve topluma hiçbir faydasının dokunamayacak olması aksine zarararının dokunacak olması. Bu batıllığa en yatkın grup da hem bu kitapta hem Hüseyin Rahmi'de kadınlar. Kadınlar bizim toplumda daha eski yıllarda evlere adeta hapsedilen grup olduğu için iyi bir eğitimden, pozitif bilimlerden her zaman mahrum kalmıştır. Aksine farklı, batıllık tam beslenen bir dini eğitimle ywtiştirilmişlerdir. Sonuç da mantıktan, rasyonel düşünceden uzak kadınlarımız. Bu haliyle de hem Hüseyin Rahmi hem onun aziz mirasına selam çakan Mahir Ünsal Eriş gayet isabetli bir toplumsal okuma yapmışlardır.  Yine dikkat çeken de Mahir ünsal Eriş in hikaye kurgulamaktaki başarısı. Bunu gerçekten çok kolay, çok akışkan, akcıı, gayet prüsüzsüz hiç zorlanmadan yapıyor olması. Okurken okuyucuya mantıksız gelen, akılda soru işareti bırakan bir kısım yok, 'hadi canım şu nasıl oldu, bu nerden geldi?' gibi sorular sordurtmuyıor size. Gayet iyi bir kurgu mühendisliği var.  Beni düşündüren tek konu ise yazarın 1950lerin lügatı da olan kelimeleri kendi tanrısal bakış açısında kullanmayı tercih etmesi. Ben sadece tereddütteyim, bu konuyu bir yere vardıramadım daha. Yazar 'mecmua, şimendifer' gibi sözcükleri karakterlerin konuşması dışında, kendi tanrısal anlatımın da kullanmış. Acaba kullanılmayabilir miydi, günümüzdeki karşılığı kullanılsa kötü mü olurdu iyi mi? Çünkü bunlar haricinde kitapta her şey günümüz İstanbul Türkçesiyle aslında. Aile Niğdeli diye İçAnadolu 'ya özgü şivesel detaylar da göremedim. Hatta kitabın sonunda karakterlerden Fahrettin Bey bir sorusunda Beter Ali' ye "....... kuzum" diyor. Hani bu Yeşilçam filmlerinde çokça duyduğumuz 'kuzum'. Hal böyleyken belki bu eski kelimeler yerine günümüzdeki karşılığı kullanılsa pek fena olmazdı.  Ve son olarak kitapta bölüm başlarında Nazım Hikmet 'in Memleketimsen İnsan Manzaraları' dan alınan kısımların epigraf olarak kullanılması kitaba çok yakışmış. Onları okuması oldukça keyifliydi.  Ayrıca ilk kısımda tren yolculuğu sırasında sahneye Hacı Taşan çıkıyor. Hacı Taşan bozlak türünün en önemli temsilcisilerinden biridir. Mahir Ünsal benim okumaktan büyük keyif aldığım yazarlardan. Yine büyük bir keyifle okudum. Ve ne zaman kitaplarını okumak için elime alsam büyük heyecan duyuyorum. İlk okudum kitabı hariç. Çünkü ilk defa okuyacakken bu kadar çok seveceğimi bilmiyordum. 
Mahir Ünsal Eriş
Mahir Ünsal Eriş
Öbürküler
Öbürküler
Öbürküler
ÖbürkülerMahir Ünsal Eriş · Can Yayınları · 2023773 okunma
·
168 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.