Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

UMUT VE ÇÖKÜŞ İÇ İÇE YAŞANIYOR
18 Nisan Çarşamba Berlin sürekli bombalanmakta, şehrin göğü kızıl renge bürünürken Başbakanlık binası da alev alev yanmaktadır. Sovyet birlikleriyse Berlin’e doğru süratle ilerlemeye devam etmektedirler. Hitler’in Propoganda Bakanı Goebbels’i bakanlığın merdivenlerinde yakalayan bir gazeteci Goebbels’in yanına sokuldu ve “Roosevelt öldü!” dedi. Goebbels uzun bir zaman yüz ifadesi değişmiş bir halde sessizce kaldı. Sonra yanındaki subaya döndü ve nihayet konuşmaya başladı: “En iyi şampanyalarımızı çıkartın! Hemen Führer’e haber verelim!” Şampanyalar bakanlığın toplantı salonuna götürüldü. Goebbels, Hitler’i özel telefonundan buldu ve “Heil Hitler!” dedi. “Roosevelt öldü.” Goebbels’le Hitler arasındaki bu konuşma 13 Nisan Cuma günü gerçekleşmişti. Hitler bunu yıldızlardan kendisine gelen, beklediği mesaj olarak düşünmüş, kelimenin tam mânâsıyla kendisinden geçmiş halde büyük bir sevince kapılmıştı.. Bu olay savaşın gidişatını değiştirecek ve Hitler büyük kavgasında daha da güçlenerek savaşına devam edecekti. Oysa keskin bir dönemece girilmişti. Bir hafta sonra takvim 18 Nisan Çarşamba gününü gösterirken Sovyet askerleri Berlin önlerine gelecekler ve Hitler, yanındak kurmayları, hizmetkârları ve sevgilisiyle birlikte Şanselöri Bahçesi’ndeki karargahına, yani sığınağına yerleşmek üzere harekete geçecektir. 19 NİSAN PERŞEMBE HİTLER SIĞINAĞA YERLEŞİYOR Hitler 19 Nisan Perşembe günü karargâhını sığınağına taşımıştır ve oradan canlı olarak çıkamayacaktır. Bu sığınakta bütün savaşın en ümitsiz çarpışmasına kendisini hazırlamaktadır. Sığınağa girmeden önce son olarak Aralık ayında Ardenneler üzerine yapılan son taarruzu Bad Neuheim’de komuta etmiştir. Bu taarruz muvaffak olmamış ve müttefik orduları Ren nehrini geçmişti. Hitler bunun üzerine Ruslara taarruz etmiş ve kuvvetlerini Tuna üzerinde toplamıştı. Ancak yine başarılı olamamış, Ruslar Oder ve Elbe nehirleri üzerinden geçmişlerdi. Şimdi, eski Başbakanlık binasının yakınındaki sığınakta son askerî hareketi hazırlıyordu. Şansına ve içinde bulunduğu durum ne kadar zor olursa olsun kendine güvenmektedir. Hiç kimsenin onun yerini tutamayacağından son derece emindir. Hatta daha da ötesi kendisinden sonra kimin geleceği de belli değildir. Hitler’den sonra Georing’in iktidarı ele alacağı hakkındaki söylenti ortalıkta dolaşmaktadır ama hava kuvvetlerinin komutanı da tamamıyla gözden düşmüştür. Himmler ve Bormann’ın, iktidar hakkında bazı istekleri vardır ama mesele resmen ortaya atılmamış ve konuşulmamıştır. Bazı sadık kurmaylar istisna, 1944 Temmuz’undan sonra bütün askerler Hitler’in yanından uzaklaştırılmıştır. 1945 Mart’ında Führer kâtipleriyle konuşurken, kendisinden sonra gelecek adamı tayini konusunda tamamen aldandığını açıkça söylemiştir: “Hess delirdi. Goering ise sürdüğü sefih hayat ve hava ordusunun tamamen mahvolması sebebiyle Alman milletinin gözünden düştü. Himmler’e gelince, partiyle, yani Bormann’la arası iyi olmadığı için o da bir iş beceremez. Zaten, havaî ruhlu bir insan olmadığı için ondan bir fayda beklemek de doğru değildir.” Hitler, kimi seçeceğini kestiremediğinden kendisine halef olarak hiç kimseyi tayin etmemiştir. Şimdi karargah olarak kullandığı sığınağında Almanya’nın geleceğini kurtaracak ve yeniden büyük Alman İmparatorluğu’nu kuracak tek lider olarak kendini görmektedir. 20 NİSAN CUMA HİTLER’İN DOĞUM GÜNÜ 20 Nisan Hitler’in doğum günüydü. Hitler’in özellikle son dönemlerde hakkında olumsuz düşünceler beslediği Goebbels, radyodaki nutkunda bunu bütün Almanlara hatırlatıyor, Führer’e ve onun talihine mutlak surette itimat etmelerini, bu itimadın onları tehlikeden kurtaracağını anlatıyordu. Hitler o gün Berlin’i terketmek ve Berchtesgaden’e giderek, güney cephesindeki savaşı idare etmek düşüncesindedir. Ancak Hitler’in sığınaktan çıkması mümkün olamayacaktır. Hitler’in bu karargahı toprağın on beş metre altında, gayet korunaklı bir sığınaktı ve savaş esnasında inşa edilmişti. Başbakanlık binasının içinden özel bir merdivenle inilen bu sığınak esas itibariyle iki kısımdan ibarettir. Birinci kısım on iki küçük odadan ibarettir. Bu odaların hepsinin kapısı ortadaki ufak bir hole açılmaktadır. Bu odalarda bazı eşyalar muhafaza ediliyor ve hizmetçiler tarafından kullanılıyordu. Hitler’in yemekleri de burada hazırlanıyordu. Koridorun ucundaki başka bir merdivenden de biraz daha büyük bir diğer sığınağa iniliyordu. İşte burası, Nazi faciasının son perdesinin cereyan edeceği Hitler’in şahsî sığınağıydı. Hitler’in sığınağında da bir koridor ve kapıları bu koridora açılan on sekiz küçük, konforsuz oda vardı. Merkez koridoru ikiye bölünmüştü. Bir kısmında telefon, elektrik santralı ve tuvaletler bulunuyor, diğer kısmında ise Hitler’in günlük toplantılarını yaptığı salon ve Eva Braun’la kendisine ait özel odalar vardı. Eva’nın da özel bir yatak odası ve bir banyosu vardı. Hitler bir yatak odası ve bir çalışma odası ile yetinmişti. Buradaki iki kapıdan biri harita odasına, diğeri de Hitler’i korumakla görevli S.S. muhafızlarının odasına açılıyordu. Ayrıca Hitler’in doktorları Mordelle ve Stumpfeger’in odalarıyla küçük bir revir odası ve koridorun sonunda da tehlike anında bahçeye çıkılmasını sağlayacak bir kapı vardı. Başbakanlık binasının altında başka sığınaklar da vardı. Bormann, maiyeti, emir subayları, S.S. muhafızları bunlardan birini işgal ediyorlardı. Başbakanlık binası komutanı Mohnke başka bir sığınakta kalıyor; Goebbels ve yakınları ise, Propaganda Bakanlığı’nın sığınaklarından istifade ediyorlardı. Her gün subaylar ve devlet ricali Führer’in sığınağına geliyor ve birbiri ardına yapılan toplantılar yapıyorlardı. Zossen veya Potsdam’daki karargâhlarından gelen Jodl ve Keitel de toplantılara iştirâk ediyorlardı. General Guderian’ın yerine genelkurmay başkanlığına tayin edilmiş olan General Hans Krebs de Berlin’de Hitler’le beraberdi. 20 Nisan’da aynı zevat ve diğer bazıları sığınağa gelerek Führer’i tebrik ettiler. Doğum yıldönümü olduğu için Hitler’in bütün günü tamamıyla kabuller, nutuklar ve konferanslarla geçmişti. Vaziyet çok vahim görünmekle beraber, Hitler ümitliydi. “Ruslar Berlin önünde en kanlı mağlubiyetlerine uğrayacaklardır” diyordu. O gün Başbakanlık binası bahçesinde, Himmler, Goebbels ve Goering’in yanında Hitler gençlik teşkilâtına mensup bir heyeti kabul ederek onlara nişanlar vermişti. Sonra sığınağa dönmüş ve sıra ile Doenitz, Keitel ve Jodl’ü kabul etmişti. Nihayet herkesi biraraya getirdi ve hepsine ayrı ayrı iltifat etti. Bilhassa Keitel’e karşı pek dostane davranıyordu. Ona: “Beni suikastten kurtardığınızı asla unutmayacağım!” demişti. Bu toplantıda, Bormann, Ribbentrop ve Speer de hazır bulunmuşlardı. Bütün yardımcıları aynı fikirdedirler: Ruslar Berlin’i ele geçirmek üzeredirler. Yalnızca bir çare vardır; Berlin’den gitmek ve derhâl gitmek! Georing, Keitel, Himmler, Bormann, Goebbels, Kerbs ve herkes Hitler’e yalvarmakta ve Berchtesgaden’e gitmesini istemektedir. Fakat Hitler bir türlü karar verememektedir. O, on gün önce verilmiş bir karar üzerinde ısrar ediyor. Almanya iki eşit parçaya ayrılacaktır. Kuzey kısmı büyük amiral Doenitz, güney kısmı Mareşal Kesserling tarafından idare olunacaktır. Hitler kuzeyin idaresi için Doenitz’e tam askerî yetki vermiştir ama güney kısmı için kararını söylememiştir. Bunun sebebi Kesserling’ten şüphe ettiğinden değildir. Zaten Mareşalin de bütün ümitlerini keserek kayıtsız ve şartsız teslimi düşündüğünden de haberdar değildir. Sadece kararını verememektedir. Konferans bitmiştir. Herkes sığınaktan çıkmış ve bir kamyon ve uçak kafilesi Berchtesgaden’e doğru hareket etmiştir. Gidenler arasında hava ordusunun büyük şefleri de vardır. Bunlar gittikleri yerde artık başarılması imkânsız olan emirlerle ve ölüm tehditleriyle karşılaşmayacaklarını düşünerek memnundurlar. Hitler’in karargâhında: “Eğer hava ordusundan on-on beş subay kurşuna dizilse, her şey değişir.” veya “Bütün hava ordusu bir şeye hak kazanmıştır: İp!” kabilinden tehditler duyulmaktaydı. 20 Nisan akşamı Hermann Georing de Hitler’den müsaade almıştı. Vedalaşmaları çok soğuk olmuştu. İkisi de bu akşamdan sonra birbirlerini artık göremeyeceklerdir. Goering, Hitler’le temasını muhafaza etmek için, sığınakta General Koller -ki General Koller, Hitler’in son günlerini tüm detaylarıyla yazdığı bir hatıra defteri tutmuştur- ve Hitler’in kâtiplerinden biriyle evlenmiş olan General Chirstian’ı bırakmıştır. 21 NİSAN CUMARTESİ RUSLAR BERLİN’E GİRİYORLAR 21 Nisan günü özel hizmetkârı Hitler uyandırdı. Ona Sovyet topçusunun Berlin’i topa tuttuğu bildirilecekti. Burgdorf ile öteki yaverler koridorda bekliyorlardı. On dakika sonra Hitler tıraş olmamış bir halde göründü. Her zaman kendisi tıraş olur, August Wollenhaupt adında bir berberi olmasına karşın bu hizmeti başkasına gördürmezdi. Boğazına yakın yerlerde birisinin ustura gezdirmesine tahammülü olmadığını söylerdi. Koridorda bekleyenler, başyaver Burgdrof, 1924’ten beri Hitler’in özel yaverliğini yapan Schaub, hava yaver Albay Nicolaus von Below ve Günsche’di. Hitler: “Ne oluyor. Bu top sesleri nereden geliyor?” diye sordu. Burgdorf: “Rus ağır topçusu Berlin merkezini bombalıyor. Muhtemelen mevzii Zossen’in kuzey batısıdır.” dedi. Hitler sararmıştı: “Ruslar bu kadar yakına gelmiş olabilir mi?” dedi. Oysa Ruslar Berlin’i çoktan kuşatmaya başlamışlardı. 22 NİSAN PAZAR HİTLER, BERLİN’İ TERK ETMEMEYE KARAR VERİYOR Sabah vaktinde Rusların bombalaması daha da yoğunlaştı. Rus bombaları sık sık Tiergarten’e ve Wilhelm Strasse’deki bakanlıkların yakınlarına düşüyordu. İyice artan gürültü, Hitler’i saat dokuzda uyandırmıştı. Hitler giyindikten sonra Linge’yi çağırdı, sinirli bir halde sordu: “Kaç kalibre bunlar?” Linge, Hitler’e sükûnet vermek için, bunların Tiengarten’deki uçaksavar topları ile bazı Rus topları olduğunu söyledi. Kahvaltısını bürosunda ettikten sonra Hitler odasına çekildi ve özel doktoru Morelle geldi, Hitler’in mutad teskin iğnesini yaptı. Durum değerlendirme toplantısı öğle vaktinde yapılacaktı. Öğleden az önce sığınağa Dönitz, Keitel, Jodl, Krebs, Burgdorf, General Eckard Christian, Himmler’in irtibat subayı Hermann Fegelein, Martin Bormann, Büyükelçi Hewel, Below, Günsche, Alman Basın Ajansı temsilcisi Heinz Lorenz, Hitler’in kara yaveri Willy Johannmeier, Jodl’un yaveri Binbaşı Einst John von Freyend, Genel Kurbay Başkanı yaveri Bahon Bern Freytag von Loringhoven geldiler. Bu toplantı, bütün savaş boyunca yapılan toplantıların en kısası oldu. Çoğunun yüzü gerilmişti. Yavaş sesle konuşuluyor, “Niçin Führer Berlin’i terketmiyor?” diye herkes birbirine soruyordu. Hitler, kendine ait odadan çıktı. Biraz daha kamburlaşmış görünüyordu. Hazır bulunanları kısa bir işaretle selâmladı, kendini koltuğuna attı. Krebs izahat vermeye başladı. Berlin’i savunan birliklerin durumunda vehametin arttığını söylüyordu. Rus tankları, güneyde Zossen civarında bir gedik açmış, oradan girmiş, Berlin kenarlarına dayanmıştı. Doğu ve Kuzey mahallelerinde şiddetli savaşlar oluyordu. Stettin’in güneyinde, Oder üstünde Alman birlikleri bir çıkmaza girmişlerdi. Rus tankları cephedeki bir yarıktan faydalanmış ve savunma hatlarının hayli içerisine girmişlerdi. Hitler yerinden kalktı, masanın üstüne eğildi, titreyen eliyle harita üstünde bir şeyler göstermek istedi. Sonra birden doğruldu, elindeki kurşun kalemi yere fırlattı. Hızlı hızlı soluyordu; kanı yüzüne vurmuştu, gözleri dışarı fırlamış gibiydi. Masadan bir adım uzaklaştı, güçsüz bir sesle haykırdı: - Her şey bitmiş! Bu şartlar altında ben kumanda edemem! Savaşı kaybettik. Ama Berlin’i terkedeceğimi sanıyorsanız, aldanıyorsunuz! Ben kendi kafama bir kurşun sıkmayı tercih ederim! Odada hazır bulunanlar, ona korku ile dehşetle baktılar. Elini ancak kaldırabildi: “Teşekkür ederim beyler!” dedi ve odadan çıktı. Odadakiler şaşkın halde birbirlerine bakakalmışlardı. Gerçekten işin sonu gelmiş miydi? Günsche, Hitler’i izledi. Toplantı salonundan boğuk itiraz sesleri yükseldi. Günsche, Hitler’in yanına gitti. Führer bağırdı: - Beni Goebbels’le konuşturun! Goebbels, villasının sığınağında oturuyordu. Villası, Hermann Goerring Strasse’deydi. Hitler onunla telefon görüşmesi yaparken, konferansta bulunanlar da koridora çıkmışlardı. Hepsinin görünüşleri bitkindi ve hepsinin yüzünde felaket ifadesi okunuyordu. Bormann ile Keitel, yaver Günsche’nin önüne geçtiler: “Führer nerede? Ne söyledi?” diye sordular. Günsche sadece, Führer’in Goebbels’e telefon etmekte olduğunu söyledi, onunla yetindi. Şimdi hepsi birden konuşuyordu. Büyük heyecan içindeydiler. Keitel, ellerini sinirle ovuşturup duruyordu. Bormann kendini tamamen kaybetmiş halde “Führer’in kendini öldürmeyi düşünmesi olacak şey değildir!” diyordu. Keitel: “Führer’e engel olmak lâzım!” diye bağırdı. Bu karmakarışık hali tasvir etmek imkânsızdı. Oradakilerin birçoğu masa üstünde duran konyak şişesinden birer kadeh aldılar. Öğlen saat yarımda Goebbels, topallayarak koridora gitti ve sordu: “Führer ne tarafta?” Onu derhal Hitler’in yanına götürdüler. Görüşme on dakika kadar sürdü. Goebbels odadan çıktığı zaman Kitel, Bormann, Jodl ve Dönitz ona doğru koştular, “Führer ne diyor?” diye sordular. Goebbels, Hitler’in durumu ümitsiz gördüğünü söyledi. Hiçbir kurtuluş imkânı göremiyor, savaşı kaybedilmiş sayıyordu; çok çökmüş bir haldeydi. Öyle ki, şimdiye kadar Führer’i hiç bu kadar çökmüş görmemişti. Goebbels bunları belirttikten sonra, dehşetten donmuş gibi şunu da ekledi: Hitler kendisinden, karısı ile çocuklarını derhal Führer sığınağına nakletmesini istemişti.
·
155 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.