Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

SOVYET YARBAY HİTLER’İN CESEDİNİ NASIL BULDUKLARINI ANLATIYOR
Klimenko, Hitler’i nasıl aradıklarını ise şöyle anlatıyor: “Doğal olarak, orada bulunanlara Hitler’in nerede bulunduğunu sorduk. Voss buna açık bir cevap vermedi. Onun ifadesine göre kendisi Berlin’i, Hitler’in yaveri ile birlikte terketmişti. Yaver, Hitler’in intihar ettiğini ve naaşının Şanselöri bahçesine gömüldüğünü söylemişti. Bu sorgudan sonra, bazı işaretler bulma ümidiyle Şanselöri’ye dönme kararını verdim. Voss ile bir muhabere yarbayını ve bir de tercümanı jeepe bindirdik. Hep beraber sığınağa indik. Ortalık kapkaranlıktı. Cep lambalarıyla yolumuzu aydınlattık. Voss çok sinirliydi; kendi kendine anlaşılmaz sözler söylüyordu. Tekrar yukarı çıktık, avluda biraz ilerledik. Kurtarma kapısına doğru yöneldik. Saat aşağı yukarı 21’di. Bir yangın kuyusu önünden geçtik; içinde su yoktu ama cesetler vardı. Voss birden haykırdı. Cesetlerden birini işaret ediyor ve “İşte Hitler!” diyordu. Cesedi çıkardık. Ayaklarında yamanmış çoraplar vardı. Bir an için Voss tereddüde düştü: “Hayır hayır!” dedi, “Hitler olduğunu tasdik edemem.” Çok sıkılmıştım. Voss’a refakat eden muhabere yarbayı ise benden fazla sıkılmıştı. Dönmeye karar verdik. Plötzense’ye dönüşümüzde arkadaşlara esirler içinde, Hitler’i yakından tanımış, gördüğü zaman teşhis edebilecek birini aramalarını söyledim. Bu araştırma 4 Mayıs sabahı yapıldı. Bunun üzerine, yanımda altı şahitle birlikte Şanselöri bahçesine döndüm. Yangın kuyusuna gittik; fakat içindeki cesetler kaldırılmıştı. Binaya girmek istedim. İzin vermediler. Zira içeride 5. Ordu’dan birileri vardı. Kumandan Tor’a gitmeye mecbur oldum. Bu makam, Şenselöri’nin başka bir kesimindeydi. Bir serbest giriş kartı almak istiyordum. Bir gün önce bulunan cesetler, farklı odalara yatırılmışlardı. Altı şahit içinde yalnızca biri, o cesedin Hitler olabileceğini ifade etti; ancak diğerleri açık şekilde bunu yalanladılar. Subaylar bana şu haberi verdiler: Teşhise yardım edebilecek bir Sovyet diplomatı bekliyormuş. Vakit öğleye yaklaşıyordu. Yanımda kısım şefi Panasov ile bazı askerler vardı. Bunlar arasından biri “Goebbels’in cesedini nerede buldunuz?” diye sordu. Tekrar Bunker’in çıkış kapısına doğru yürüdük. Erivan Çorakov bir çukura indi. Çukurun dibinde yanmış kâğıtlar vardı. Çorakov: “Yarbay! Şurada bacaklar görüyorum!” dedi. Kazmaya başladık ve çukurdan iki ceset çıkardık. Biri erkek, biri kadındı. O anda aklıma, bunların Hitler ve Eva Braun olabileceği asla akla gelmemişti; çünkü ben onların cesetlerini Şansöleri’de yatan cesetler arasında sanıyor, sadece bir teşhis gerektiğini düşünüyordum. Bunun üzerine, cesetlerin birer örtüye sarılması ve tekrar gömülmesi emrini verdim. Bu esnada Şanselöri’de teşhis çalışmaları devam ediyordu.” Birinci Bielorusi cephesi general ve subaylarından hiçbiri, o ana kadar Hitler’i görmüş değildi. Teslim anlaşmasının imzalanması söz konusu olduğu için, Sovyet diplomatları Berlin’e geliyorlardı. Bunlar, o konuda yararlı olabilirlerdi. Klimenko, saat 14’e doğru Şanselöri’ye generaller ile birlikte üniformalı bir diplomatın geldiğini hatırlamaktadır. Diplomat, cesedi incelemiş ve derhal en açık bir ifade ile bunun Hitler olamayacağını belirtmiştir. Ardından da “Rahatça gömebilirsiniz!” demiştir. Bunun üzerine Klimenko tekrar, asker Çorakov’un bulduğu cesetlerle ilgilenmeye başlamıştır. 5 Mayıs sabahı Klimenko, yanında muavini Deryabin ve şoförü Ziboçkin olduğu halde, Şenselöri bahçesine gelir, tekrar çukuru açtırır ve cesetleri çıkartır. Bu sebepledir ki, zabıt belgesi 4 Mayıs tarihini değil, 5 Mayıs tarihini taşımaktadır. Aynı çukur içinde iki de köpek vücudu bulunmuş ve bunlar hakkında da zabıt tutulmuştur. Hitler’in cesedini keşfedip bulan bu İvan Çorakov acaba şimdi nerededir? Onun izini bulmaya muvaffak olamadım. Dolayısıyla, o günlerde bu kadar önemli rol oynamış olan bu adam hakkında okuyucular, yeterli bilgi sahibi olamayacaklardır. O da, nihayet vatan muharebesinin yükünü taşımış olan milyonlarca basit askerden biriydi. Sovyetler Birliği’nde onun gibi İvan adını taşıyan milyonlarca insan vardır. Milyonlarca subay ve er, Rusluk ifade eden bu ismi taşırlar. Üçüncü Reich esnasında bu isim bir küçümseme ifadesi olarak kullanılmıştır. Sayısız propaganda yayınlarında SS’ler bu İvanlardan kötü şekilde bahsederler, bunları insan dışı yaratıklar olarak gösterirler, efendiler soyuna kölelik etmekle vasıflandırırlardı. Fakat savaş ilerledikçe İvan’ın mânâsı değişti; sonunda bu kelime daha çok saygı ile telaffuz edilmeye başladı; tabii biraz da sıkıntı ile.. Bu İvan, bir dev hâline geliyordu. Öyle ki, bütün engelleri aşmaya kudretli bir devdi Nihayet İvan Berlin’e geldi ve bir numaralı savaş suçlusunun cesedini buldu.” EVA’NIN OTOPSİ RAPORU Eva Braun’a ait olduğu düşünülen cesedin otopsi raporu şöyledir. 13. No’lu Rapor Bir kadın vücuduna ait otopsi raporu: Komisyon şu sonuçlara varmıştır: 1- Vücudun anatomik karakteri. Vücut, iyice kömürleşmiş olduğundan, ölünün durumunu tarif etmek imkânsızdır. Bununla beraber şunlar söylenebilir: a) Kadının yaşı otuz ile kırk arasındadır. Diş minelerinin hafifçe tahrip olması bunun işaretidir. b) Boy, yaklaşık olarak yüz elli santimetredir. c) Şahsın teşhisinde en önemli unsurlar, alt çenedeki altın dişler ile ortadaki dört diştir. 2- Ölüm Sebebi: İyice kömürleşmiş vücutta, hemotoraks ile ortaya çıkan göğüs kafesi patlaması, bir ciğer ve perikard patlaması yarasının izleri ile altı küçük metalik patlama yarası bulunmuştur. Ayrıca ağız boşluğunda, ezilmiş bir ampulün kırıntıları bulundu. Bu ampullere öteki cesetlerde de rastlandığı gibi keskin acı badem kokusu ve siyanür barındıran organların muayenesi sonunda komisyon, ölümün siyanür zehirlemesi neticesinde meydana geldiği kanaatine varmıştır. Doktorlar, on üç kadavra içinde en çok hasara uğrayanların bu iki ceset olduğunu tespit etmişlerdir. Bu zorluk sebebiyle iki cümle özellikle önem taşımaktadır: “Ağızda cam kırıkları bulunmuştur; bunlar çok ince bir ampulün yan ve dip camlarıdır.” (12 numaralı zabıt belgesi) ve “Ağız boşluğunda, çevresi ince bir ampulün sarımtırak cam kırıkları bulunmuştur.” (13 numaralı zabıt belgesi) Bu tespitler, komisyona şu özet içinde aynı neticeyi ifade etme imkânını vermiştir: “Ölüm sebebi siyanür zehirlenmesidir.” Eva Braun’un vücudunda müşahede edilen patlama yaraları bu sonucu asla yalanlamamaktadır. Her halükârda bunlar sığınak içinde meydana gelmemiştir. İhtimâl odur ki bu patlama yaraları, yakılma esnasında ağır topçu ateşi altında bulunan bahçede olmuştur. Göğüs kafesinde bu gibi yaraları ancak bomba patlamaları yapabilir.
48 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.