Hayatta Hidayet Örneğine Duyulan İhtiyaç
“0, yere yol gösteren alâmetler koymuştur ve insanlar yıldızlar vasıtasıyla da yollarını bulurlar." (Nahl; 16)
Yani, Allahü Tealâ, dünyanın her tarafını aynı şekilde yaratmamıştır. Her bölgeye kendine mahsus bazı özellikler ve simgeler vermiştir. Bunlara farklı sıfatlar sağlamıştır. Bunun birçok faydalarından biri, insanın kendi yolunu ve gideceği yeri bulmakta güçlük çekmemesidir. Yoldaki işaretlerin önemi, çölde yolunu kaybetmiş bir insanın karşılaştığı güçlükler esnasında iyice anlaşılır. Burada insan her an yolunu bulamama tehlikesiyle karşı karşıyadır. Deniz yolculuğu sırasında yol işaretlerinin önemi bir kat daha artar, çünkü böyle bir durumda yol işaretini bulmak oldukça zordur. Ancak Rabbimiz çölde de denizde de bize yolgösterme kolaylığını sağlamıştır. Örneğin, yıldızlar, asırlardan beri insanların yollarını aydınlatmaktadırlar.
Bu ayette, tevhid, rahmet ve ulühiyetten bahsedilirken risâlet yani peygamberliğe de kısaca atıfta bulunulmuştur. Bu noktada ister istemez bir soru aklımıza geliyor. İnsanın maddi hayatında yolunu bulabilmesi için bunca tedbirler almış ve imkânlar yaratmış olan bir Yaradan, insanı manevi alanda rehbersiz bırakacak kadar ilgisiz kalabilir mi? Bir kerre, maddi alanda uğranılan zarar, manevi alanda karşılaşılan zararın yanında çok küçük kalır. Üstelik, dağlarda yolumuzu açan, vadi ve yaylalarda yolumuzu bulmak için işaretler koyan, çölde, sahrada ve denizde bize
yol göstermek için göklerde kandiller (yıldızlar) bulunduran Yüce Allah'ın ahlâki
ve manevi kurtuluşumuz için bize yol göstermediğine, yol işaretleri koymadığına inanmak mümkün müdür?
“Musa Firavun'a cevap verdi, Rabbimiz, herşeye yaratılışı verip, sonra ona yol gösteren'dir.” (Tâhâ; 50)