Gülten Dayıoğlu o kadar sevdiğim o kadar üretken bir yazar ki gün gelir de tanışmayı çok isterim. Bu romanı yıllardan beridir gitmeyi çok istediği Hindistan gezisinde peşine takılıp ona bilgiler veren bir rahipten öğrendikleriyle kaleme almış. İyi ki de almış ortaya müthiş bir hikaye çıkmış.
Ganga Ganj nehri yakınlarında mevsimlik işçi olarak çalışan bir anne babadan dünyaya gelmiştir. Fakat diğer çocuklardan çok farklıdır göz kapakları yoktur ve kulakları balıklarınki gibi sadece bir yarık şeklindedir böyle bir çocuk dünyaya getiren annesi ondan korkar ve onu Ganj nehrinin sularına bırakır. Fakat nehirde süzülen Ganga'nın yaşamı nehir kenarında yaşayan bir ninenin onu görüp evlat edinmesiyle değişir. Orada büyürken Turna balığıyla beyinsel bir iletişim kurmaya başlayınca aslında bu hayata gelmesinin şans eseri olmadığını ve büyük bir görevinin olduğunu anlar. Bundan sonra hayatta başına gelecek her şey aslında bu görevin başarıyla yerine getirişmesi için gerekli olacaktır.
Kitabı aslında beğendim ama sadece bazı kelimelerin devamlı tekrar etmesi kulağımı tırmaladı onun haricinde bilimkurgu filmi gibi izlediğim bir kitaptı.