Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

208 syf.
·
Puan vermedi
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM Elhamdülillahi rabbil âlemin. Essaletu vesselemu alâ rasulilleh. Besmele, hamdele ve salveleden sonra, incelememize geçiyoruz inşallah. Öncelikle şunu söylemek istiyorum. Bu kitap Okuduğum en güzel kitaplardan biridir. Tabii ki her kitap güzeldir ama bu kitap ayrı bir güzeldir. Bu kitabı tavsiye ediyorum. KİMLERE TAVSİYE
İslam'ın Kızına
İslam'ın Kızınaİhsan Şenocak · Hüküm Kitap · 20164,362 okunma
··12 alıntı·
3 artı 1'leme
·
34,3bin görüntüleme
【FİRDEVS】 okurunun profil resmi
Elinize sağlık meşguf bey çok güzel bir inceleme olmuş... Kafirleri de çıldırtmışsınız tebrik ederim 😊 Kaleminizin devamını dilerim 👏🤌
17 önceki yanıtı göster
M e ş g u f okurunun profil resmi
Ercan beyefendi. Verdiğin örnek zengin bir kadın... Aynı dönemdeki fakirlere de bak. Aklınızı güzel kullanın. İslam fakir zengin farkını ortadan kaldırdı. Misal zenginler kızları gömmezlerdi... Fakirler gömerlerdi. Genel kültür olsun :)
9 sonraki yanıtı göster
Seyyid okurunun profil resmi
barış
barış
- Nisa suresinin 3. ayetinde evlilikle ilgili kullanılan kalıp bir “emir kipi”dir. Ancak usul kitaplarında ifade edildiği gibi, her emir kipi vücubu/farzı/gerekliliği ifade etmez. Çünkü: a) Bu ayetin iniş/nüzul sebebi şudur: Hz. Aişe -özetle- anlatıyor: Bazı kimseler bakmakta oldukları yetim kız akrabalarının malına ve güzelliğine göz diktiği için, onlarla evlenmek istiyordu. Ancak onlarla evlenirken onlara verilmesi gereken mehirlerini vermek istemiyorlardı. Böylece kendilerine haksızlık etmiş oluyorlardı. Bu ayette bu haksızlığa son verilmiştir. Dolayısıyla, “evlenin” emri, ille de “dört kadınla evlenin” şeklinde bir emir değil, “yetim olan yakın akraba kızlarının dışında”, akraba olmayan yabancı kadınlar da dahil -dörde kadar- evlenebileceklerine bir ruhsattır. (Taberi, ilgili ayetin tefsiri) b) Bazı alimlerin yorumuna göre, ayette yer alan “dörde kadar hanım alma” ile ilgili Kur’an ifadesinin hedefinde, cahiliye döneminde ondan fazla -âdeta sınırsız olan- evliliğe bir sınır çizmek vardır. Buna göre ayetin ifadesi şöyle anlaşılmalıdır: “Eğer siz yakınınız olan yetim bir kızla evlendiğiniz takdirde, onun malında haksız tasarruf etmekten korkuyorsanız, onları bırakın başka yabancı kızlarla/kadınlarla evlenin. Ancak bu evlilik cahiliye döneminde olduğu gibi istediğiniz bir sayıda değil, şu anda sayısı belirlenmiş olan dörtten fazla olmasın. Şayet dört kadınla evlendiğiniz takdirde, adalet çizgisini takip etmemekten korkuyorsanız, bu taktirde yalnız bir evlilik yapın.” (Taberi, a.y) Bu yoruma göre, evlenme emri, dört kadınla evlenmekten ziyade, “dörtten yukarı çıkmama”yı ön görmüştür. c) Buradaki “evlenin” emri, bir önceki konuyu aydınlatmaya yöneliktir. Ayetin ifadesi: “Eğer (yakın akrabanız olan) yetim kızlarla evlendiğiniz takdirde haksızlık edeceğinizden korkuyorsanız...” onlarla değil, başkasıyla evlenin manasına gelir. Görüldüğü gibi, bu “emir kipi” çok evlilikten ziyade, haksızlık yapılacağından korkulan yetimlerle evlenmemeyi ön gören bir ifadedir. Bu durum şuna benzer: Birisi bir arkadaşına: “Armudu değil, elmayı yiyin!” dediği zaman bu ifadeden “ille de armudu yemesi” istenmemesinden ziyade, “şayet ille de bir meyve yiyecekse, elmayı tercih etmesine” yönelik bir telkindir.
чusuf? okurunun profil resmi
Ula kafirler sizi. Kitap incelemesi istiyonuz inceleme geliyor havlıyorsunuz. Alıntı istiyorsunuz alıntı geliyor havlıyorsunuz. Olum herkesin düşüncesi kendine sizi neden bu kadar aç bırakıyor bu cümleler. Sen saygı göstermezsen zerre saygı görmezsin ne sana ne de yüceltiğin o kişilere.. Sen edebinle takın ki saygılı bir şekilde düşünceni ortaya koy ki bizde sana saygı ile gelelim. Dini incelemeler ve alıntılar ne kadar da kişiye batar olmuş. Biz Allahın kitaplarını sözlerini yazıyor onlar gidip iki üç soytarı sözde Müslümanım diyen gavuların işlediği suçlarla dini hor görüyorlar. Ah yazı vah yazık sizlere. Kirli düşüncelerinizi ve saygısız tavırlarınız bir kemik parçasına bedel alın kemğinizi gidin öte de havlayın. Kadınları yerden yere vuran sözler gördünüz mü ah kadınlar şöyle vah kadınlar şöyle ama dine girdimi ve özelikle kadına karşı din ile güzel birşey denildi mi hemen saldırıya geçer oldunuz yapmayın çok komiksiniz 😅 Selam ve dua ile meşguf kardeşim emeğine sağlık 🍀❤️‍🩹😊
A F İ T A P okurunun profil resmi
İnceleme Tek kelime ile süper.
Bu yorum görüntülenemiyor
Seyyid okurunun profil resmi
barış
barış
engeli kaldırıp yanıtlarıma yanıt verirseniz müteşekkir olurum. Aksi takdirde bir daha aynı durum tekerrür ederse; kutsallarıma saldırmanız, yanlış bilgi paylaşmanızdan mütevellit davâ açarım.
Biolric okurunun profil resmi
Tek bir şeyi eleştirmek istiyorum (ben kendi incelemem de böyle eklemiştim ve bence daha doğru): Ben de bu kitabı Müslümanım Müslümanca yaşamak, haramdan sakınmak kendisine karşı saygı duymam gereken her kadına hakkıyla saygı duymak bir anne veya anne adayı olması sebebiyle de olsa -ki bence en büyük sebep- dilim ve edebimin gerektirdiği şekilde konuşmak ve davranmak istiyorum diyen her İNSANIN okumasını tavsiye ediyorum..✨
Seyyid okurunun profil resmi
barış
barış
Ayetin meâli ve açıklaması: "Nefsânî arzulara, (özellike) kadınlara, oğullara, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüşe, soylu ve özel yetiştirilmiş atlara, sağmal hayvanlara ve ekinlere düşkünlük insanlara çekici kılındı. İşte bunlar dünya hayatının geçici menfaatleridir. Halbuki varılacak güzel yer, Allah'ın katındadır." (Âl-i İmran, 3/14) Sözlükte şehevât "nefsin arzuları, tutku derecesindeki düşkünlükleri" anlamına gelir. Ayete metne bağlı kalınarak şöyle mâna vermek gerekir: "Kadınlara, oğullara, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüşe, soylu ve özel yetiştirilmiş atlara, sağmal hayvanlara ve ekinlere aşırı sevgi besleme insanlara süslü gösterildi." Fakat burada asıl süslü gösterilip çekici kılınan sevgi ve arzular değil, arzulanan şeyler yani ayette sayılanlardır. Ayette insanlar için cazip kılınan dünyevî haz ve nimetlerin belli başlıları her biri geniş kapsama sahip olan şu altı maddede özetlenmiştir: 1. Karşı cinse duyulan ilgi, 2. Soyunun devam etmesi arzusu, 3. Sermaye sahibi olma isteği, 4. Kendi dışındaki varlıklara hükmetme, beğeni kazanma (makam, mevki ve şöhret sahibi olma) ve hoşça vakit geçirmenin verdiği zevk, 5. Hayvanı besinler ve hayvanlardan elde edilen ürünler, 6. Bitkisel besinler ve bitkilerden elde edilen ürünler. Esasen bunlar toplumlara, zamana ve mekâna göre fazla değişkenlik taşımayan, insanın doğasına yerleştirilmiş (cibillî) arzulardır. (bk. İbn Âşûr, ilgili ayetin tefsiri) Âyet-i kerîmede atlar anlamına gelen "el-hayl" kelimesinin sıfatı olarak zikredilen "el-müsevveme", "meralarda otlamaya bırakılmış" mânasına da geldiğinden, mealin "salma atlar" şeklinde olması da mümkündür. Gerek bazı tabiîn müfessirlerinden nakledilen görüşler (bk. İbn Atıyye, Râzî) gerekse üslûp dikkate alınarak, mealinde "soylu ve özel yetiştirilmiş atlar" denmiştir. At çok eski zamanlardan beri insanoğlunun sürat, gösteri, yiğitlik, yarış, egemenlik duygu ve arzularının tatmini konusunda önemli bir sembol olagelmiştir. Çağımızda da sürat araçlarının çeşitliliği ve gelişmişliği atın bu özelliğini unutturabilmiş değildir. (İbn Aşur, ilgili ayetin tefsiri)
Seyyid okurunun profil resmi
Bu arada karşıt görüşlülerin hepsi beni engele atıp kafalarına göre cirit atabileceklerini sanıyorlar. Peşinizi bırakmam. Siz ne kadar kaçsanız da ben peşinizdeyim. İslâmiyetin peşinde olan herkesin peşindeyim.
66 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.