Yazarımız Irvin D. Yalom karşılıklı konuşma ile yapılan psikolojik tedavi yönteminin nasıl ortaya çıktığını, psikanalizin nasıl doğduğunu daha doğrusu nasıl rahme düştüğünü bizlere Nietzche ve Dr. Breuer arasında yazdığı senaryo ile gösteriyor. Bölümlerde kapalı kapılar ardında kalan doktor-hasta konuşmalarını ve bölüm sonunda her iki tarafın da birbiri hakkında tuttuğu görüşme notlarını okuyoruz.
Karakterlerin felsefe ve psikoloji alanındaki görüşlerine dokunmadan, kendine başka bir dünya yaratmış Yalom. Bu açıdan kitap bana sanki Livaneli’nin bir kitabını okuyormuş hissi yarattı. Gerçek kişiler, gerçek olaylar, gerçek eserler ve fikirler fakat bambaşka bir senaryo… Tarihte karşılaşma ihtimali olan ama bunun gerçekleşip gerçekleşmediğini asla öğrenemeyeceğimiz insanlar, bir kısmı kurgu bir kısmı gerçek mektuplar ve daha niceleri
Kitabımız Lou’nun Dr. Breuer’den Nietzsche’yi iyileştirmesini istemesiyle başlıyor. Bu durumdan Nietzsche’nin haberinin olmamasını ve onlarca doktorun ne olduğunu bulamadığı bu hastalığını bulmasını (migren), esas olarak da ümitsizliğiyle ilgilenmesini istiyor. Kitabın ilerleyen sayfalarında Nietzsche’nin Breuer’e mentorluk yapmaya başlamasıyla da doktor-hasta kavramının zaman zaman yer değiştirdiğini, o çizginin bulanıklaştığına şahit oluyoruz.
Freud bu hikayeye Breuer’in arkadaşı olarak katılıyor. Hastası hakkında görüşlerini paylaşıp fikirlerini aldığı değerli bir dostu.
Kitap her açıdan doygunluk verecek türde olduğu için ne sayfa sayısı ne konuşmaların yoğunluğu insanı yoruyor. Tek kalemde hızlıca bitirilecek bir kitap olmadığını düşünüyorum. Yavaşça ve sindirerek yaklaşık bir ay gibi bir sürede okuduğum için; uzun uzun araştırma yapmaya, geri dönüp bazı yerleri okumaya bol bol vakit ayırdım. Acelesi olmayan, kitap okurken bir yandan da notlar tutmayı sevenlere gözüm kapalı önereceğim bir kitap İlgisi olanlar için ise 2007 yılında beyazperdeye uyarlanmış 
Nietzsche Ağladığında 
Irvin D. Yalom
·
38 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.