Bir Kadının Hayatından Yirmi Dört Saat Tutkunun tatlı şarhoşluğunun sürecini gayet çarpıcı şekilde işlerken aynı tutkunun öldürücü bir son yazması ürkütücü. Üstelik bedenler, ruhlar, şahsiyetler, zamanlar, tutkular değişse de sonların aynı olması kırıcıydı.
Stefan Zweig
Bu incecik kitabı okurken bir kadının yirmi dört saatine kapılırken o kısacık süreçte bir çok benzetme gelip geçti zihnimde. Madalyonun iki yüzü gibi, elzem bir nöbette uykunun cazibesine kapılan asker gibi, bilincini yitirmemek adına narkozla savaşan bir hasta gibi...
Gördüm ki güçlü tutkular(tutkunun güzellemesini yapamayacağım); durgun, derin ve karanlık bir su gibi sizi sessizce kendine çeker ve usulca boğar. Cesedinizi dahi kendine saklar. Sizi sizden esirger.