Kitabı az önce gözyaşları içinde bitirdim. Ve alışılagelmiş bir cümle ile giriş yapıyorum; Böyle aşklar kalmadı maalesef..
Her hikayeye ayrı gün bakmak, üstünde düşünmek, hikayeleri hakkında araştırmalar yapmak istedim. Bildiklerimin dışında okuduklarım beni daha çok etkiledi.
-Ah Naciye ne çok üzüldüm sana, tüm aile sorumluluklarını tek başına üstlenmene, özlemlerine, kendini hep ikinci planda hissetmene, kocanın ölmediğine bi türlü inanmana.. Enver Paşa'ya tarih kitaplarından ötürü tavırlıydım ama kendince güzel sevmiş..
-Ah Piraye, peki sen? Herşeyden vazgeçip, sana değil aşka aşık bir adamın 'günümüzde Love Bombing olarak tanımlanan' peşi sıra harap oldun.. Nazım Hikmet seni en büyük aşık sanardım hep ama sen bildiğin günümüz sığ adamlarından çıktın. Otur sıfır.
-Ahhhh sevgili Çiğdem... Senin, Melih ile resimlerine bakınca o aşkı gözlerinden nasıl güzel okuyorum. O şarkılar, o hisler, o aşk.. Keşke Melih'in ile son nefesine kadar yaşama şansın olsaydı.. Yaş farkıymış, boşversene derdim sana. Ama en çok merak ettiğim; Ölümünden sadece bikaç ay önce evlenen Melih'in nikahında neler hissettiğin.. Beni duyuyusan bil ki Melih senden sonra tam olmadı asla..