Kitapta tek bir hikaye var, Bob Berger'in Macaristan'da Yahudi soykırımı sırasında yaşadıklarını hatırlayıp bunlarla başa çıkması. Bunu bir kitap hacmine çıkarabilmek için sayfayı yarım kullanmışlar, yetmemiş, hikayenin arkasına Irvin Yalom'un bir röportajını eklemişler. Anlatılan hikayeden ölüm korkusunu yenmeye dair çıkarılacak sonuçsa şu: ölüm korkusunu yenmek için, hayatta kalma mücadelesi vermek etkili bir yol. Kitabın bütün anlattığı bu. Gerisi zavallı Yahudilerin soykırımda çektikleri, hayatta kalanların hala çekmekte oldukları. Bildiğimiz hikaye yani. Üç Amerikan filminden birinin anlattığı konu. Tabi röportajda varoluşçu psikoterapiye dair güzel bilgiler var ama ölüm korkusunu yenmek? Yok. Röportajdan edindiğim bir bilgiyi de yazıp kapatayım, psikanalizin yeni yorumları eskiye göre çok daha etkili ve psikanaliz kurumdan kuruma uygulayan kişiden kişiye niteliği değişen bir terapi yöntemiymiş. Psikanalizin geçmişe takılı kalıp bugünü ve geleceği ihmal edişi son yıllarda azalan bir eksi yön diyor. Varoluşçu terapi ise bilindiği gibi bugünü ve geleceği anlamlandırmak üzerine kurulu. Bu farkı oturtması faydalı oldu benim için. Yine de adına aldanıp kitabı almanızı tavsiye etmem. Okuması keyifli ama adının verdiği vaat içeriğinde yok.