Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

İnsan yüksek düzeyde bir düşünme yeteneğiyle donatılmış değildir. En aydın ve okumuş kişi bile gerek dünyayı, gerek kendini her zaman pek naif, basite indirgeyen ve aldatıcı formüllerin gözlüğüyle görür, özellikle de kendisi için yapar bunu, çünkü bütün insanlarda, doğarken yanlarında getirdikleri, düpedüz zorlayıcı nitelikte bir gereksinim yaşar, buna göre herkes kendi ben'ini bütünlük içinde tasarlar. Söz konusu kuruntu sık sık ağır bir sarsıntı geçirse de, her vakit yine toparlar kendini, eski sağlamlığına kavuşur. Karşısında oturan katilin gözlerinin içine bakan ve bir an onun kendi sesiyle konuştuğunu sanan, katilin tüm duygu, hüner ve becerilerini kendi içinde keşveden bir yargıç bir an sonra yine eski kişisel bütünlüğüne döner, yargıç olur yeniden, sıçradığı gibi kendi hayali ben'inin kabuğu içine çekilir, görevini yapıp sanığı ölüme mahküm eder. İçlerinde pek çok parçadan kotarıldıkları sezgisi beliren ve kişiliklerinin bir bütünlük taşıdığı kuruntusunu her dahi gibi aşarak pek çok ben'den bir çıkın oluşturduklarını duyumsayan kişiler bunu açığa vurmayagörsün, hemen çoğunluk kendilerini deliğe tıkacak bilimi yardıma çağırıp onlara şizofren damgasını vuracak ve böylelikle insanlığın üzerine kol kanat gererek onun söz konusu talihsiz kişilerin ağzından gerçeğin sesini işitmesinin önüne geçecektir. Peki ne diye boş yere konuşuyoruz bu arada? Ne diye düşünebilen herkesin doğallıkla bildiği, ama geleneğe uyup açığa vurmadığı şeyleri dile getiriyoruz? Ben'inin hayali bütünlüğünün kapsamını genişleterek ikiliğe dönüştürebileceği bir düzeye ulaşan biri, bu konumuyla neredeyse dahiliğe ulaşmış sayılır, en azından eşine seyrek raslanacak ilginç bir istisna oluşturur. Ne var ki, en naifi de içinde olmak üzere hiçbir ben gerçekte bütünlük taşımaz, her ben çokyönlü bir dünyadır, yıldızlarla döşenmiş küçük bir gökyüzüdür, çeşitli biçimlerden, aşamalardan, konumlardan, değişik kalıtsal öğelerden ve değişik olanaklardan bir karmaşadır. Bu karmaşaya bütünlük taşıyan bir nesne gözüyle bakması, sanki yalın ve sağlam bir biçime sahip, açık seçik hatlarla belirlenmiş bir nesneymiş gibi ben'inden söz açması her insanın (en yüksek düzeydekilerin bile) içine düşmekten kurtulamadığı bir yanılgı, bir zorunluluktur,adeta solumak ve yemek yemek gibi yaşamın bir dayatmasıdır. Yanılgının nedeni basit bir aktarım olayıdır. Beden olarak her insan tektir, ruh olarak asla.
·
21 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.