Sartre, siyasal içerikli sorunlara giderek daha çok odaklanmaya başlayınca, ırkçılık, cinsiyetçilik, sömürgecilik ve kapitalist sömürü gibi toplumsal yapılarda bireysel bilincin ve özgürlüğün nasıl bir yer tuttuğunu inceledi. Söz konusu yapıların bireysel bilinci ve özgürlüğü tanımadıklarını, bunun yerine insanları nesneleştirdiklerini söyledi.