Beni çok ağır hareket eden bir dron gibi hissettiren bir kitap taslağı. Öyle ki 4000 sayfalık evrak arasından ayıklanarak hazırlanmış 284 sayfa arasında, gökyüzünden izleyen bir dron da olsanız zorlanıyorsunuz. Karmaşık ve yabancı sözcük yüklü anlatıma rağmen kendini sevdiren bir eser olmayı başarıyor. Neden derseniz usta kalemden çıkan her söz ayrı bir değer benim için. Dron ne alaka derseniz, bir partiye gidip saatlerce insanların üzerinde tek tek dolaşıp konuştuklarına, hayat hikayelerine ya da çarpıcı huylarına şöyle bir bakıp asıl kahraman Selim ve Leyla'yı, odak noktası yapıyorsunuz. Tüm olaylar aslında bir gün hatta birkaç saatlik bir zaman diliminde geçiyor. Ama anlatılan olay ve kişiler başta birbirinden o kadar kopuk ki sonlardaki toparlamaya rağmen soru işaretleri kalıyor kafanızda. Zorlu anlatıma rağmen Tanpınar'ın düşünce dünyasının büyüsüne kapılacak çok bölüm bulunuyor. Sona ermeyen bir aşkın çevresinde dolanırken tabii yine İstanbul, Boğaz, siyaset, resim, şiir, roman , rüya, müzik, felsefe tartışmaları "Büyüksün Tanpınar" dedirtiyor. Tanpınar'daki olmazsa olmaz rüya kavramı, kahramanların rüyalarının anlatımıyla romana yansımış hatta rüyasında kendini Ay''da gören Fatma'dan esinlenilerek kitaba ad olmuş. Özellikle Demokrat Parti ve Adnan Menderes hakkında en sona konan bölüm, bugünkü kaypak Mehmet Narlı'lara örnek olmuş dedirten cinsten. Siyasetin ikiyüzlülüğü, kaypaklığı, dürüst insan işi olmayışını, 1954 yılındaki gözlemiyle Tanpınar'dan duymak keyif verici. Bugünkü iktidarın neden Demokrat Parti'nin devamı olduklarını belirttikleri daha iyi anlıyorsunuz. Tanpınar'ın Adnan Menderes'ten hiç hoşlanmadığını da seziyorsunuz. Eksik ve kopuk anlatıma rağmen dopdolu bir eser, Yazarımızın ömrü yetse de kendisi düzenleseymiş Huzur ve Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nden bile daha değerli bir roman olabilirmiş.

Aydaki KadınAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 2015911 okunma

·

121 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Huriye Özkan