Kitap; ilk bölümlerinde clarissa'nın bir manastırda okuması,annesinin ölmüş olması,babasının asker olması gibi bir çok sebeple bana çalıkuşunu anımsatmış olsa da devamında aslında bambaşka bir hikaye olduğunu anladım. Öğrendiğim kadarıyla kitap stefan zweig tarafından tamamlanamamış,bu bakımdan 2 farklı hayal gücünün karışımı şeklinde gelişmiş diyebiliriz. Zaten okurken de hikayenin seyrinin değişmesiyle bu farklılığı görebiliyoruz. Genel anlamıyla kitabı severek okuduğumu söyleyebilirim özellikle başlarda clarissanın sinir hastalıkları üzerine çalışması çokça dikkatimi çekti. Fakat kitabın sonu benim için tam bir hayal kırıklığıydı diyebilirim. Oldukça özensiz bir sondu, sanki koşarak bitirilmiş gibiydi. Kitabın son sayfasını okurken:gerçekten buna gerek var mıydı,bu kadar boş bir anlatımla bir kitap bitirilebilir mi? diye sorguladım. Kısaca kitabın geneline yakıştıramadığım bir sondu,belki kitap zweig'ın anlatımıyla bambaşka yerlere gelebilirdi. Fakat yine de, yazarın anlatımını daha iyi görebilmek adına okunmasını tavsiye edeceğim bir kitap oldu.