Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Takdim
Osman Yüksel'ler bu milletin ruh, iman, gelenek köklerine bağlı taşkın zekâlı çocuklarıdır. Yolsuzluklara, kötülüklere, dinsizliklere, saçma sapan yeniliklere, nursuzluk ve dönekliklere karşı içlerinde mukaddes bir isyanla İstanbul veya Ankara'ya giderler. Çoğunlukla "taşra"dan, bir kasabadan veya köyden gelirler. Gönüllerinde memleketi ve dünyayı bir anda düzeltecek ateşler yanar. Taklitçi çıkar kulüplerini, iman ve fazilet ocaklarına döndürmek azmindedirler. İyi ve yüce zannettikleri her şeye bir anda hayran; maskaralık, gösteriş ve düzmece bildikleri her şeye bir anda amansız düşman olacak bir ruh hâli ile gelmişlerdir. Oysa çok yerde fazileti gibi rezaleti de sahte ve temelsiz nice muhitler onları beklemektedir. Kendi gölgesinden korkan, öz şüpheleri içinde boğulmuş, kürsüde başka, minder sohbetlerinde başka, kitaplarında ise çok başka türlü sayıklayan hocalar, üstatlar ve ağabeyler onları ürpertir. Kekeleyen mantıklar, günü gelince pabucu dama atılan "dava, ideal, mefkûre" lâkırdıları Osman Yüksel'leri hayal kırıklığından intihar iştihasına kadar sürükler. Kendi inançlarının, mevki, siyaset veya para hırsı için harcandığını görmek onları can evinden vurur. Öte yandan züppeliğin, sahteci düzenin, cahiliyet putperestliğinin, sömürge halkçılığının güçlü ve zalim pençesinde "ruh burkuntuları" geçirirler. Manevî her varlığımızı inkâr ile îmanımızı, tarihimizi aşağılatan "hâkim zümrelerin" bütün çarkları Osmanların derisine geçen testere dişleridir. Onlara telkinler elvermezse tuzaklar kurulur. Tuzağa düşünce arenaya atarak parçalatılırlar. Taşradan kalp hulûsu, zekâ asaleti, fikir namusu, iyilik aşkı ile gelmiş, bir fakülteye, yüksek okula güç belâ yazılmış olan Osman Yüksel'ler önce şaşkınlık, sonra yalnızlık ve tükenmişlik hissine düşerler. Kendi nükte, benlik ve cesaretlerinden başka, hiçbir destekleri ve hiçbir güvenceleri artık kalmamıştır. O güne kadar, ata ecdattan, muhitten, birkaç iyi öğretmenden, hocadan, tarihin güzelliklerinden, Kur'an azametinden ve Peygamber nûrundan edindikleri ne varsa hepsi artık tehlikededirler: Osmanlar buna razı olamazlar. Kocaman kültür merkezlerinin sözde üniversiteleri ve "yüksek ilim muhitlerinde (!)" dudak bükülen hatta "geriliğin simgesi" diye yerilen bu değerler, onlarca yaşamanın öz manasıdır: Vazgeçemezler. Osmanlara daha da ağır gelen,bu kutsî inançların, bu millî değerlerin bazı siyasetçi, ikbalci ve bezirgân ayaklara basamak ve onların kazançlarına, mezat malı gibi kullanılmasıdır. Osman Yüksel'ler, gönül kişizadeliğini, inanç şerefini muhafaza ettikleri için... Ve artık gerçekleri de görmeye başladıklarından, bu kirli muvazene değneğinin bir ucuna düşman gözüyle bakmakta, öbür ucundan tiksinmektedirler. Kendi kendilerine: "Gayret bana düştü" diyerek mücadele meydanına atılırlar. Hazırlıksız bir saldırıştır bu. Hiç eğitim görmemiş veya ancak sağına soluna bakmayı öğrenip de sipere yatmayı dahi talim etmemiş Mehmetçiğin yiğit asaleti ile gazâ meydanına atılmasıdır. Artık ya şehittirler, işleri bitirilmiştir. Ya gazidirler, yara almış, sakat bırakılmışlardır. Üstelik hiçbir taktik taşımayan atılış ve cesaretleri, daima başlarına kakılmış, onlara kusur olarak söylenmiştir. Sömürge kültürü düzeninin dişlileri onlara zaten düşmandır. Sözde fazilet yakasının içine gömülerek uygun zaman kollayan beyleri ise, Osman Yüksel'leri acemi, taşkın ve atak bulmuşlardır. "Oyunbozanlar, damdan düşenler" gözüyle bakmışlardır. * 10 Kasım 1983 günü kaybettiğimiz Osman Yüksel Serdengeçti, ülkemizin fikir, kültür, sanat ve siyaset hayatından işte öyle bir Mehmetçik imanı, heyecanı ile geçmiştir. Bu inanmış Aksekili, ortadaki kalantorluğu da, soldaki çiğ ve cahil züppeliği de, sağcı gibi görünen temkin ve riyayı da isyan pençeleriyle dağıtmıştır. Etraflarında rezalet ve sahtelik metalarının çokluğu dolayısıyla devamlı tiksinmek, ders vermek, hizaya getirmek ve teşhir etmek zorunda kalan Osman Bey, hiciv yapmaktan, eser vermeye pek az fırsat bulmuştur. Hırsız kovalamak yüzünden ne bir güven duyabilmiş ne de damıtılmış fikir ve sanat uykularına yatıp rüyaların meyvesini devşirmiştir. Uçurumlardaki kazalar gibi başımızı döndürerek aramızdan ayrılan, ıstırap meş'alesinin suya gark oluşu gibi sönen Osman Yüksel'in şahsında pek çok "taşralı"lar ve pek çok ziyan edilmişler, kendi mizaçlarını bulacaklardır. "Serdengeçti" onun dava ve kavga dergisine verdiği isimdir. Onun huy ve dertlerini, bu serdengeçti lâkabından daha güzel hiçbir şey anlatamaz. Düşmanlıklara sarılmış, kabına sığdırılamamış, kendisine durulma fırsatı verilmemiş bir Türklük tufanının sembolüdür; Köşeye sıkıştıkça şahlanıp şerefsizlikleri kesip biçmeye yönelen bir kılıçtır Serdengeçti. İnsanoğlunun çiğ süt emdiği" gerçeğine artık razı " olarak kötüler ve kahramanları kendi hâllerine bıraktı... Tabiata ve Allah yoluna çekilmeyi ara sıra denediği zamanlar, Osman Yüksel'in ne ölçüde zarif ve sanatkâr olduğu, insana hayret vermektedir. Yunuslar, Mevlânalar ikliminde erginlik tüten böyle bir Osman Yüksel'e Türk Edebiyatı okuyucuları da rastlamışlardır: Dergimizin, geçmiş nüshalarını karıştırırken, "100 Şeref sayı'mızda onun "Mektup'larını ve mısraı andıran şu satırları göreceksiniz: "Şu tükenen yıllara sor, gecelere gündüzlere sor: Kiminleyim ben?.." "Toprağa düşen tohum gibi ben de ayaklarına düşüyorum... Bu aşk ne zaman başak verecektir?" Yine 101. sayımızda, o nefis "Nevruz" yazısını okuyacaksınız: "Ben de, inadına böyle acı baharı severim. Açılan, saçılan, bayılan sıcak mayıs baharını değil. Titreyen, titreten genç baharı. Çiçekler açılmak üzere olacak. Dallar yeşillenmek üzere... Yazla kışın çekişmesi, hırçın bahar." Züppelikleri ve çıkar hesaplarını "Allah belânızı versin!" diyerek kendi hâllerine bıraktığı son yıllarında bile, Osman Yüksel huzur ve rahata kavuşamadı. Bu sefer de sarsıcı hastalık onu pençesine almıştı. Son hiciv ve nüktelerini de o hastalığa döndürerek, sevdikleri arasında yine sevimli olmayı başardı. Şimdi asıl sevdiği Allah'ın katında, inşallah, cennet huzuruna kavuşmuştur. Nice nice gaileler Hak'dan geldi Hakk'a gider. Ahmet Kabaklı
Sayfa 10
·
105 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.