İlker Balkan ‘ın kalemine #pentimento ‘dan aşina olduğum için dil, üslup ve akıcılık anlamında zaten hiç şüphem yoktu bu kitaptan. Çünkü #ilkerbalkan ‘ın yazdığı bir sürü kitaptan birini bile okusanız sizi hemen hayran ediyor farklı tarzıyla.Ama son kitabı #sonvagon ‘u konusunu öğrendiğim ilk günden beri heyecanla bekliyordum. Daha dün gibi hafızalarımızda halbuki üzerinden acı dolu koskoca beş yıl geçmiş. 8 Temmuz 2018’de Çorluda yaşanan o elim #çorlutrenkazası ‘na hepimiz çok üzülmüştük. İnanılır gibi değildi. Çok basit bir ihtimaldi belkide ama onlarca cana maloldu. Hepsine yandı içimiz ama en çok da o minik yavru #oğuzardasel acıttı canımızı. İşte İlker Balkan o tren kazasından bizim gibi çok etkilenmekle kalmayıp bir kitap yazmış yaşananlar üzerinden. Bizi de bindirmiş o trene. Dışarıdan baktığımız o kazaya dahil etmiş bizi. Bu kitabın kahramanı Orhan Gülsoy o trendekilerden biri. Ölümün elinden kılpayı kurtulmuş ama belki de yaşadığı o kısacık anın etkisiyle ömrünün sonuna kadar her gün ölecek bir adam. Meğer o kazanın ne çok yüzü varmış, bu kitabı okurken gördüm hepsini. Ölümün uğradığı ve siyah beyaza çevirdiği yaşamların yanı sıra kazadan yaralı kurtulanlar veya onların ailelerine bu kazanın nasıl sirayet ettiğini sermiş gözlerimizin önünde İlker Balkan. Kendine verilen rollerle işadamı, baba, eş, arkadaş, evlat, abi, kardeş, komşu vs pekçok kostümü giymiş yaşamın gereklerini sahnede sergileyen bir adamken Orhan Gülsoy; o tren kazasından sonra kendi üzerine inşa edilen hayatları acaba nasıl sallayacak? Ölümün soğuk nefesini ensesinde hissettikten sonra mış gibi yapmalarıyla arasına kimi, kimleri, neleri sokacak, sokabilecek mi? Bir kazanın anatomisi yanında aile üyelerinin üç kuşak tomografisini de çeken bu muazzam kitabı #muhakkakokuyun #sağliklavekitaplakalın #oğuzardaselçocukderneği #kitaptavsiyesi #çorlutrenkatliamı
