İkinci Meşrutiyet devrinde işte bu zaruretler içinde toparlanmaya çalışan imparatorluğa bir ideoloji peygamberi lazımdı, öyle ki iktidarın içinde bulunduğu şartları iyi kavramış olacak ve birleştirici bir siyaset felsefenin temellerini atacaktı. İttihatçılar bu peygamberi Ziya Gökalp'ın şahsında buldular. Balkan felaketinden milli mücadelenin sonuna kadar gitgide kuvvetlenen milliyetçilik veya Türkleşmek siyasetinin başında da bir fikir adamı olarak yine o vardı. Zaten milli mücadele adı bile bize hemen millet milliyet milliyetçilik terimlerini hatırlatıyor ve burada ilk akla gelen isim de Ziya Gökalp oluyor. Gerçekten bize milli hareketin neden ibaret bulunduğunu, milliyetçiliğin ne demek olduğunu ilk defa öğreten Ziya Gökalp olmuştur.