Romantikler tarihin Orta Çağ gibi geçmiş bir aşamasının değerini iki biçimde tasarlıyorlardı: Kısmen kendi içinde kalıcı değeri olan bir şey, insan aklının biricik bir yapıp etmesi olarak, kısmen de daha büyük değeri olan şeylere götüren bir gelişme akışı içinde yerini alan bir şey olarak.
Böylece Romantikler geçmişe insancıların Yunan-Roma Eski Çağı'na duyduklarına benzer bir hayranlık ve yakınlıkla bakma eğilimindeydiler; ama benzerliğe karşın, fark çok büyüktü.