1955 yılında kimsenin zorlaması olmaksızın, İslam davetinde hizmete hazır olduğumu gördüm işkence altında babaları can veren yavruların feryatları, kocaları demir parmaklıklar arkasında ölüme veya hapse mahkûm edilerek dul bırakılan kadınların gözyaşları ve ciğerparelerini yitiren yaşlı anne-babaların sızlayış ve ağlayışları ruhumu tırmalıyor, yüreğime işliyor ve göreve çağırıyordu. Aç kalan yavruların heder olup gitmesi , işkence yaralarıyla inleyen hastaların sahipsiz kalması karşısında, büyük bir sorumlulukla karşı karşıya olduğumu gördüm ve elimden geldiği kadar yardım elini uzatmaya koyuldum.