Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

407 syf.
8/10 puan verdi
·
40 günde okudu
Okuması zor ve zahmetli bir kitaptı benim için ancak her öğretmenin hatta her Türk vatandaşın okuması gerektiğini düşündüğüm bir kitap. Kitapta önce Osmanlı İmparatorluğu'nun son zamanlarına kısaca değiniyor, bu bölümde bizlere ortaokul lise yıllarımızda anlatılan Osmanlıcılık turancılık milliyetçilik gibi düşünce akımlarının hangi temellere dayandığını insanların hangi sebeplerle bu düşüncelere tutunduklarını çok güzel anlatıyor. En azından benim kafamda o geçiş süreçleri daha iyi oturdu, daha anlamlı hale geldi. Ardından Birinci Dünya Savaşı sırasında Anadolu'nun nasıl bir durumda olduğunu görüyoruz. Yokluğun sefaletin hangi boyutlara ulaşabileceğini, kendi söz hakkı olmadan sürüklendikleri bu savaştan halkın nasıl etkilendiğini, askerlerinin birliklerine hangi şartlar içinde ulaştıklarını görüyoruz. Şevket Süreyya Kafkas cephesine savaşıyor ve beni en çok etkileyen şey ise cepheye bile bir çanta dolusu kitapla gitmesi. Öğretmen kimliğini cephede bile sürdürüyor ve bu insanlara ne öğretebilirim derdine düşüyor. Bu beni gerçekten çok etkiledi. Bu bölümde de Anadolu halkının nasıl bir cehaletle boğuştuğuna şahit oluyoruz. Yazarın bu cehalet karşısındaki sorgulama ve analizleri beni ciddi anlamda düşündürdü. (Sf90-91) Savaş kaybedilip de askerler geri çağırıldığında Azerbaycan'dan öğretmen talebi olması sebebiyle oraya gidiyor ancak milli mücadele sırasında kendi memleketini bırakıp da gitmesini çok eleştirdim açıkçası. Aynı yenilgiyle geri çağrılmasına rağmen emirlere karşı gelip milli mücadeleyi başlatması Atatürk'ün diğer herkesten farkını bir kez daha ortaya koyuyor bence. Ama sonra düşününce bütün okumuş aydın insanlarımızı savaşta kaybetseydik o zaman da yeni Türkiye nin inşaası nasıl olurdu diye sorgulamadım değil. Şevket Süreyya Milli Mücadele yıllarını Azerbaycan ve Rusya'da geçiriyor bu süreçte hem eğitim alıyor hem de komünizm ideolojisini benimsiyor. Bu sırada yakın arkadaşlarından biri de Nazım Hikmet. (Sf 205te 3. Paragrafı okuyunca gözlerim doldu. Bir süre kitabı bırakıp düşündüm böyle bir hasretle ölmek nasıl bir şey acaba diye.) Cumhuriyet'in ilanından kısa bir süre sonra Türkiye'ye geri dönüyorlar bir dergi kurup çeşitli yazılar yayınlamaya başlıyorlar yayınladıkları komünist yazılar sebebiyle yargılanacakları haberinin ardından Nazım Hikmet ülkeyi terk ederken kendisi kalmayı tercih ediyor yargılanıp bir süre cezaevinde yattıktan sonra yeni Türkiye'nin inşasında çok önemli roller üstleniyor çok değerli katkılarda bulunuyor. Teknik üniversitelerin kurulmasında, Türkiye'nin kalkınma planlarının hazırlanmasında görev alıyor. Bu bölümlerde görüyoruz ki bu ülke nasıl bir yokluk içinde ne zorluklarla kurulmuş ne mücadeleler verilmiş ve bizler bu insanlara minnettar olmamız gerekirken bıraktıkları mirasa Laik Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti'ne bile sahip çıkamıyoruz. Naçizane fikrim.
Suyu Arayan Adam
Suyu Arayan AdamŞevket Süreyya Aydemir · Remzi Kitapevi · 20213,446 okunma
·
37 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.